Merhaba,

Yazar :

Yıllar sonra bir gazetede yeniden yazmaya başlıyorum. Dolayısıyla biraz heyecanlı, biraz da tatlı bir telaş halindeyim. Uzun zamandır tembellik ettiğim için yazmayı unuttuğumu bile düşündüm bir ara. Fakat bisiklet sürmek gibi kendiliğinden geri geldiğine inandığım bir yaratım gücü var –ki; hiç şaşmaz, ilk birkaç cümleyi kurmayı başarabilirsen su gibi akıp gider yazı. Tıpkı spor yaparken koşmaya başladığın o kasılmalı ilk 15 dakikayı atlattıktan sonraki 1 saat rahatlıkla koşabildiğin gibi. Bu yüzden sevgili Mustafa Özbesler’e çok teşekkür ederim, beni konfor alanımdan çıkartarak yazmaya teşvik edip bu köşeye davet ettiği için. Yazmak her zaman bana şifa olmuştur. Yazmak beni her zaman canlı hissettirmiştir. 

Kendi ölümünü yıllar önce tasvir eden yazar

Yazmak derken aklıma kendi trajik kaderini yazan Rus edebiyatının önemli yazarlarından Aleksandr Sergeyeviç Puşkin geldi. Puşkin, ölümünden 4 yıl önce hayata ne şekilde veda edeceğini bir kitabında tasvir etmişti aslında. Şiirsel bir dil kullandığı Yevgeni Onegin kitabındaki baş karakterlerden biri olan Lenski ile aynı kaderi paylaşacağını nereden bilecekti ki? Kitapta tanınmış bir şair olan Vlademir Lenski vermiş olduğu bir davette karısıyla flört edip onu dansa davet eden arkadaşı Onegin’i düelloya davet eder. Düello sonucunda da Onegin Lenski’yi öldürür. Puşkin ise bu olayı 1837 yılında yaşayacaktır. Kendisine yazılan birkaç imzasız mektup aracılığıyla Çarın muhafız alayında görevli olan arkadaşı Fransız Dantes’in, karısı Natalya’nın etrafında dolaşıp ona kur yaptığını öğrenir. Dantes’i düelloya çağırır. 27 Ocak günü St. Petersburg yakınında Kara Dere’nin bir köşesinde düellonun yapılmasına karar verilir. Düelloda omuzundan yaralanan Dantes, Puşkin’i karnından yaralamayı başarır. Büyük bir soğukkanlılıkla 2 gün boyunca can çekişen Puşkin, 29 Ocak günü hayata gözlerini yumar.

Hayal ettiğini yaşarsın; çünkü çekim yasası

İçselleştirdiğimiz, hayal ettiğimiz, güçlü bir şekilde imgeleyip bir de üzerine yazarak mühürlediğimiz çoğu şeyi gerçekleştirebiliriz, Puşkin gibi. Çekim yasası der ki; söylediğin ve odaklandığın şey sana verilir. Söylediğin her sözle evrene mesaj verirsin. Bazı Atasözlerimiz de çekim yasasından bahseder. Örneğin “Bir şeyi kırk kere söylersen olur” Bu yüzden pozitif olana odaklanmak, şikayet etmemek gerek. Sürekli dile getirdiğin şeyleri hayatına çekersin. Ha bir de “gülme komşuna gelir başına” atasözümüz vardır –ki, eminim hepimiz hayatımızda en az bir kez kınadığımız, yargıladığımız şeyi yaşamışızdır. Bu da karmanın bize, ‘başkaları senin aynandır, onda ne görürsen onu hayatına çekersin” deme şekli.

Neyse, ben tüm konularımı tek bir makalede harcamadan veda edeyim artık. Pozitife odaklandığımız keyifli günlerimiz olsun efenim, sevgiler, saygılar…

 

Bonus: Puşkin ve Natalya’nın evliliklerinden doğan kızı ileride annesini aratmayan güzelliği ve Afrika kökenli babası Puşkin’den aldığı esmerliğiyle Lev Tolstoy’u etkiler. Ünlü roman kahramanı Anna Karenina gerçekte Puşkin’in kızının tasviridir.

Etiketler :
Kategori :
Genel

Comments

  • Teşekkür ederim. Değerli bilgiler icin

    Alikemal 4 Haziran 2023 15:19 Yanıtla

Alikemal için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir