Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir

Yazar :

Av. Yusuf Baratalı yazdı:

Dağlarda tek

tek

ateşler yanıyordu

Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki

şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında

birdenbire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu.

Paşalar: “Üç” dediler,

Sarışın bir kurda benziyordu.

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun basına kadar,

eğildi, durdu.

Bıraksalar

İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.

Nazım Hikmet

Kasım ayına girdik, hatta neredeyse yarıladık. Kasım mevsimin artık sonbahardan kışa döndüğü, yaprakların sarararak dökülmeye başladığı bir aydır. Kasım biraz da hüzün ayıdır. Ayrılıkların ayıdır, vedalaşmaların ayıdır.

Bu ayda hem bireysel olarak hem toplumsal olarak hayatımızda önemli boşluklar yaratan bazı kayıplar yaşadık. Bu kayıpların en önemlisi sadece Türk milleti olarak bizlerin değil, tüm insanlık aleminin kaybı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün kaybıdır.

Mustafa Kemal gerek Türk ulusuna gerekse mazlum milletlere birçok alanda yol açmış ve yol göstermiş, eskimeyen ve güncelliğini kaybetmeyen bir liderdir. En önemli özelliklerinden biri olan emperyalizm ile mücadelesi sonucu Anadolu işgalden kurtulmuş ve doğumuzda kalan devletlere uluslararası sömürgeciliğin ulaşmasına engel olmuştur.

Çocukluğu ve ilk gençliği askeri okullarda ve cephelerde savaş, barut kokusu, silah sesi, yanmış ve parçalanmış insan vücutları görerek geçen Gazi Mustafa Kemal: ‘Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım, öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir”

Bu sözler, dahi bir askerin savaşın ne zaman yapılabileceğini gösteren bir ölçüsüdür.

‘Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir, öyleyse esas barıştır’ diyerek savaş ve barış hakkındaki görüşlerini açıkça ifade etmekten kaçınmamıştır.

Mustafa Kemal bu kararlılığını İstanbul’un işgal günlerinde 13 Kasım 1918’de Kartal istimbotunun güvertesinde iken Boğaz’da gördüğü işgal kuvvetlerinin savaş gemilerine bakarak hüzünlenen yaveri Cevat Abbas’a bakarak ‘Geldikleri gibi giderler’ sözüyle hayatının parolası haline gelen kararlılık ilkesini bir kez daha ifade etmiştir.

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatan yolculuk 16 Mayıs 1919 saat 14.50’de Bandırma vapuru ile İstanbul’dan başlamıştır.

Bandırma 1878 yapımı (41 yaşında), 48 metre boyunda, 192 tonluk bir vapurdur. Sürati 7 mildir. Makineleri laçkadır. Vapur, Kız Kulesi açıklarında beklemektedir. Mustafa Kemal ile birlikte 19 yolcu Galata rıhtımından uğurlanır. Uğurlamada Rauf Orbay, Mustafa Kemal’e; İngilizlerin, vapuru  Karadeniz’de batıracakları konusundaki duyumunu iletir. Mustafa Kemal kararlıdır: “İstanbul’da kalıp tutuklanmaktansa Karadeniz’de batıp boğulmayı tercih ederim” der.

Bandırma Saat 14.50’de Kız Kulesi açıklarında demir alır. Vapur henüz Boğaz’dan çıkmadan Kavaklar Bölgesi’nde bir İngiliz devriye botu tarafından durdurulur. Silah kaçırılıp kaçırılmadığını denetlerler. Mustafa Kemal “Silah götürdüğümüzü sanıyorlar, biz kafa götürüyoruz,” der.

Öğrenciliğinde kendisine ilham olan şairlerden olan vatan şairi Namık Kemal 93 Harbi (1877 Osmanlı-Rus Savaşı) sonrasında içinde bulunduğu öfke ve kederle ‘Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini’ dizeleriyle isyanını dile getirmiştir.

24 Aralık 1919’da Sivas’tan Kırşehir’e gelen Mustafa Kemal gençlerle söyleşirken gençlerin umutsuzluğunu görerek ‘Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini’ dizeleriyle milletine ve kendine olan güvenini en şairane şekilde dile getirmiştir.

Tüm yaşamı boyunca akıldan, bilimden yana tavır alan Mustafa Kemal, ‘Ben manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde aklın ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar’ demiştir. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasından sonra hemen devrimlere başlaması ve her alanda ulusal kalkınma hamlesini harekete geçirmesi yine kararlılığının sergilendiği alanlardan biridir.

Bütün hayatı cephelerde, yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında geçen Mustafa Kemal meydanlarda savaştığı liderlerle dostluklar kurmuş, Bağdat Paktı ve Sadabad Paktı gibi oluşumlarla bugün Birleşmiş Milletler ve benzeri kurumlara örnek olabilecek yapılar aracılığıyla evrensel barışın kurulması çalışmalarına katkı koymuştur.

Bugünden tam 86 yıl önce fiziki varlığı aramızdan ayrılmış olan ancak fikirleri ile ölümsüzlüğe yelken açan Gazi Mustafa Kemal hakkında ölümünden sonra o zaman ki liderlerin açıklamaları ve yabancı gazetelerin başlıkları ile bu yazımıza da son verirken, tüm okurları saygıyla selamlıyorum.

“Mustafa Kemal İngilizleri yeninceye kadar biz Tanrı’yı da İngiliz zannederdik!”

Mahatma Gandi

Yarın Türk’ler herhangi bir karar vermek durumunda kalsalar, Atatürk’ün Söylev’ini kendilerine rehber tutacaklardır. Atatürk’ün bu söylevi Türk halkının kafasında ve iradesinde büyük bir yer tutuyor.

“Amerika, Prof. Dr. Ernest JACKH”

Yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki, o büyük dâhi çağımızda Türk Milleti’ne nasip oldu.

“İngiltere, David L’lyod GEORGE”

Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusunu yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır.

“İngiltere, Winston CHURCHILL”

İngiliz, Fransız ve İtalyanların Anadolu’dan uzaklaştırıp bizi de yenince karşımızda sıradan bir adam bulunmadığını ve gerçek yaratıcı kudretini kavramaktan uzak kalmış olduğumuzu kabul ettik.

“Yunanistan Ekonomi Bakanı, Yorgi PEZMAZOĞLU”

Türk halkı, Mustafa Kemal’in ölümüyle, bugün sahip olduğu her şeye minnettar olduğu adamı kaybetti. Anadolu’nun millî bilincinden ve merkezinden doğan yeni dinamik devlet ve ‘Boğazın hasta adamının’ yerine içeride ve dışarıda istikrar kazanmış olan cumhuriyet onun eseridir. O, her yönüyle yeni bir Türkiye ortaya çıkardı.

Frankfurter Zeitung / Almanya

Türkiye halkı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulu kurucusunu, önderini ve en büyük oğlunu kaybetmiştir. Türkiye halkının yaşadığı büyük kayıptan dolayı derin üzüntüyle başsağlığı dileriz. Sadece merhum Cumhurbaşkanı’nın büyük işlerine olan sadakat duygumuzdan ve aziz vatanına hizmet etmek için çalışmalarını devam ettirme kararlılığımızdan teselli bulabiliriz. Belirtmeliyiz ki, onun büyük ve ölümsüz başarısı her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu zor durumda hükümet kendi vazifesini aksatmadan yerine getirecektir. Şüphesiz ki, Türkiye halkı Cumhuriyetin yasa ve kaidelerini müdafaa etme hususunda hükümet ile birlik içinde olacaktır.

• Kommunist / Azerbaycan

Mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir ülkede, Mustafa Kemal, bütün rütbeleri kazanmıştır. Türkiye’de düşünülebilecek en şerefli isim O’na verilmişti.

• Tchang Yang Yee Pan (Çin)

Atatürk öldü… Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez.

• Le Petit / Fransa

Tarih çok büyükler gördü. İskenderleri, Napolyon’ları, Washington’ları gördü. Fakat yirminci yüzyılda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu Türk kırdı.

• L’Illustration / Fransa

İngiltere önce, cesur ve asil bir düşman, sonra da sadık bir dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.

•Sunday Times / İngiltere

İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk’ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar. Atatürk’ün ölümü dolayısı ile Kraliyet Sarayı Şehinşâhi ve hükûmet bir ay resmî yas ilân etmiştir. Majeste Şehinşah, gömme töreninin sonuna kadar İran’da askerî ve resmî binalar üzerinde ve yabancı ülkelerdeki İran temsilciliklerinde bayrakların yarıya indirilmesini emir buyurmuşlardır. Bu irade-i Şehinşahî bugün bütün gazetelerde ilân edilmiştir.

• Tahran / İran

Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.

• An Nahar / Lübnan

Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz ona yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.

• Arriba / Portekiz

Vatanını muhakkak bir parçalanmadan kurtararak gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi. O, kelimenin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi. Hayatını milletinin mutluluğuna adadı, bu uğurda genç yaşta hayata gözlerini kapadı.

• Elifba / Suriye

Yunanistan müttefik Türk milletinin matemine iştirak etmektedir. Türkiye için daima iyi bir şef olmuş olan Atatürk, aynı zamanda Türk-Yunan münasebetlerinin iyi bir hamisi olmuştur. Türkiye’nin ihyası imkânını almamış ve başarmış olan Atatürk, devamlı bir Türk-Yunan dostluğu imkânını da anlamış ve başarmıştır. Bugün hayata veda eden Atatürk, Türkiye’yi tasavvur ettiği ve nasıl olması lazımsa o şekilde ve Türk-Yunan dostluğunu da tarsin edilmiş bir şekilde bırakmaktadır.

• Estiya / Yunanistan

Etiketler :
·
Kategori :
GenelaGündemaSiyaset

Comments

  • Degerli kardesim! Atatürk ben dininize saygi duymuyorum,peygamberinizi tanımıyorum kitabiniza inanmıyorum diye ortalarda dolasan biri degildi.Bir insani idam edebilirsiniz ama yüzüne tükürmemek gerekir.(Bunu seni ima ederek soylemiyorum karsit görüşlülere söylüyorum.O anayasal düzene geçmiş kurani duzeni kenara koymus sagdan yazanlardan degil soldan yazanlardan olmus ve arap harflerini birakmis.Medeni kanunu getirmis meseni kanunda kizlarda evlilik yasi 18 dir islamda kizlarda evlilik yasi yoktur.Miras hukukunu getirmis kadin erkek esit pay alirken islamda kiz evlat esit degildir.islamda cariyelik ve kolelik vardir anayasal esitlik getirmis.Trmel hak ve hurriyet diye birsey islamda yer almazken anayasada yer almis.Secme ve secilme diye birsey islamda yokken o anayasa ile kadina da bu haklari getirmis Kuranda (maide suresi 44.ayet) gokten indirilenlerle hukmetmeyenler kafirlerin ta kendisidir derken Atatürk biz ilhamimizi gökten indirilenlerden degil hayatin icinden aliyoruz bilim ve ben celisirsem beni degil bilimi takip edin demistir.Dini olan toplumlar ac kalir bilirim ki insan dinsiz yapamaz ama Türkun dini tabiattir demiştir.Benim dinim türkluğümdur demistir.O yurtta sulh cihanda sulh derken kuran kafirle dost olma demis ganimeti helal kilmistir.ceza kanununda hirsizin cezalari duzenlenmisken islamda hirsizin kolunu kes der (maide ,:38)
    Sonuc olarak 1950 de iktidara gelen dp onceki partiyi 1.Bize karneyle ekmek dagittilar2.Camilerimizi ahir yaptilar 3.Ezanimizi turkceye vevirdiler gibi basit 3tane soylemle chp yi dinsiz gosterirken chp sizin benden ne farkiniz var siz de anayasal duzenin bir partisisiniz erbakanin partisi de öyle diyememistir ezan arapcaya cevrildi ama hani kuran nerede ceyiz esyasi olarak sandiklarda kaldi hicbir zaman kurani bir devlet olamadik dememistir bu yükü hala uzerinde tasimaktadir.Turk muslumanlari islami bilmemektedir.İslamda kadin sosyal hayatin gerisinde olmalidir hakim savci avukat öğretmen olamaz islamda kadin hakki,cocuk,hayvan ,çalı çırpı doga atmosfer…hicbir hak yoktur butun haklar muslumanlar icindir.Yani bu saydiklarim anayasa ile kuran arasindaki farkliliklardir.Ataturk dini ailelere birakmis ve egitime onem vererek wnayasal duzene gecmistir BIR ELDE ANAYASA DİĞER ELDE KURAN-I KERIM OLMAZ Bakin bizim 80 yildir çıkmazımiz budur 125 bin caminin oldugu yerde cumhuriyeti korumak zordur çünkü cumhuriyet demek anayasamizda baslangic maddelerinde oldugu gibi tc devleti laik, demokratik sosyal bir hukuk devletidir.Islam laiklige karsidir.islam demokrasiye karsidir islam sosyal devlete karsidir,islam hukuka karsidir cumhuriyette jakimiyet kayitsiz sartsiz milletindir derken islam hakimiyet kayitsiz sartsiz Allahindir der
    YANI CUMHURIYET BAYRAMINDA YASASIN CUMHURIYET DIYE SIIR OKURKEN EZAN OKUNMASI BIRBIRIYLE TEZATTIR Biri diğerini yok etmeye mecburdur ikisi bir arada olmaz Bu dengesizlik son 80 yil bizi bu noktalara getirmistir yaşar ne yasar ne yasamaz olduk ve bunu dile getirip geregini yapmadan hicbir politika üretilemez.YAZINA KARSI DEGIL YAZINA KATKI OLMASI AMACIYLA HOŞGÖRÜ NE SIGINARAK BUNLARI DILE GETIRMEK ISTEDIM SELAMLAR

    Hakan yağcı 13 Kasım 2024 22:28 Yanıtla

Hakan yağcı için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir