Yıkılmayan tek duygu insanlık

Yazar :

Öyle bir sabaha uyandık ki geçen hafta, Anadolu’da yanmayan yürek, ağlamayan göz kalmadı…

Bu acının yasını tutmaya çalışırken, ikinci yıkım geldi. Yaktı, yıktı mahvetti bizi…

Sadece biz mi üzüldük? Hayır…

Daha düne kadar düşman bildiklerimiz bile gözyaşı döktü Güneydoğu’daki hazin tabloya…

Başta şunu kabul etmemiz gerekiyor; bu deprem, insanlığın yeryüzünde gördüğü, hissettiği en büyük afet…

Kapsadığı alan, Avrupa’daki pek çok ülkeden büyük…

Bilenler vardır; Kahramanmaraşlıyım ben…

Kardeşlerim, ablalarım, dostlarım, arkadaşlarım hepsi oradaydı yürekleri dağlayan bu afette…

Şükür ki aileden can kaybımız olmadı…

Ama buna sevinen kim?

Acının en büyüğünü yaşarken sevinebilir mi insan?

Şükür diyebildik sadece…

O bölgeyi karış karış bilen biri olarak, televizyonlardaki görüntüleri gördükçe arttı acımız…

Taş taş üstüne kalmamış…

Adeta haritadan silinmiş Güneydoğu…

Pekiii… Bunun sorumlusu kim?

Mimarlar Odası binası ayakta…

İnşaat Mühendisleri Odası dimdik duruyor…

Ama, olur verdikleri tüm binalar yerle bir…

Şimdi acımız büyük, bu konuyu ileride yeniden açmak üzere birkaç cümle ile geçeceğim.

Hepimiz farkındayız ki;

Gelecek yıkıldı…

Umutlar yıkıldı…

Yaşam bitti…

Koca koca binalar yerle bir oldu….

Her şeyden önemlisi çocukların dünyası başlarına yıkıldı…

Bunlara olur verenler; ah aldınız, vebal aldınız…

Bu çocuklar rüyanıza girecek, kabusunuz olacak…

Fakat çuvaldızı kendimize de batırmamız lazım…

Bilim insanları televizyonlarda bas bas bağırıp, gazetelerde sütun sütun tehlikeyi anlatmaya, bizleri önlem almaya davet ederken biz ne yaptık?

Evlilik programlarını seyrettik…

Yemek programlarında, yarışmacının çorbasına kusur bulduk…

Sandık ki; evlilikteki çatırdamaları izlersek, binalardaki çatırdamaları önleriz…

Celal Şengör Hoca’nın uyarılarını dinlememek için kanal değiştirdik…

Rahmetli Mete Işıkara’nın söyledikleriyle değil de sırtındaki kamburuyla, erkek güzeli yarışmalarındaki sıralamasıyla uğraştık…

Bilim insanlarının uyarılarını izlemektense, TV’lerin uyutma ilacı survivor’ın parkurlarının zorlukları bize daha cazip geldi…

Şimdi akıllandık mı?

Hiç sanmıyorum…

Birkaç ay sonra, bu yaşadıklarımız unutulacak…

Biz yine, ‘Lale Devri’ moduna geçeceğiz…

Hiçbir şey olmamış gibi…

Yıldönümlerinde deprem şehitlerimizi anacağız, o tarihlerde yine ekranlara bilim insanları çıkacak. Sonsuz sabırlarıyla bizi bir kez daha uyarmak isteyecek…

Ama biz kanal değiştirip, parkur tartışmalarına gömüleceğiz…

Benim öngörüm bu…

Haydi yanıltın beni ey halkım…

Uyanalım!

Artık verdiğimiz bu canlar yeter diyelim…

Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceklerini çalmaktan vazgeçelim diyelim…

Önce; bu günleri yaşamamıza katkısı olan müteahhitlerimizin (Yıkılan binaları yapanları tabii ki. Tüm müteahhitleri aynı kefeye koyma yanlışlığına da düşmeyelim) yakalarına yapışalım. Yargı önüne çıkmalarına katkı koyalım…

Çocuğum, torunum, annem, babam, kardeşim, dayım, halam, dedem, babaannem, anneannem, teyzeoğlum, dayıoğlum, yeğenim, kuzenim senin yüzünden öldü…

Sen binayı kusursuz yapsaydın, şimdi sağ olacaklardı…

Diyelim…

Demirini tam, kumunu denizden almasaydın, bizim aile bütünlüğümüz bozulmayacaktı cümlesini haykıralım suratlarına…

Bu yapacaklarımız, gidenleri geri getirmeyecek ama hiç değilse bundan sonra böyle bir acının tekrar yaşanmasını engelleyebilir…

Diyecek çok şey var da şimdi sırası değil…

Ben, buradan özellikle bazı insanlara teşekkür etmek istiyorum…

Depremin ilk dakikasından itibaren yardıma koşanlara, depremzedelere yardım yollamak için çırpınanlara, sahip oldukları iş makineleriyle enkaza koşup, bir kişi bile olsa kurtarma çabası verenlere, harçlığını gönderen öğrencilere, aşını yollayan emekçiye, nakit yardımı için seferber olan yardımsever halkıma müteşekkirim…

Allah hepinizden razı olsun…

Allah kayıplarımızın mekanını cennet eylesin…

Allah, yaralı kurtulanlara acil şifalar versin…

Allah, bu karda kışta evsiz, barksız kalanların yardımcısı olsun…

Etiketler :
Kategori :
Genel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir