Yerel Reform Buluşması gerçekleşti

Yazar :

Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi ve Yerel Reform Girişimi’nin düzenlemiş olduğu yerel reform buluşmalarının ikincisi İzmir Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde düzenlendi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve Ankara önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın’ın açış konuşmalarını yaptığı buluşmada Dr. Nazlı Kayı moderatörlüğünde ve 23. Dönem İzmir Milletvekili Av. Bülent Baratalı, Prof. Dr. Levent Köker ve Dr. Aydın Arı konu ile ilgili görüşlerini paylaştılar.

Murat Karayalçın konuşmasında ‘’Yerel reform girişimi derneği başkanı ,yerel yönetimlerin yeniden düzenlenmesi için çalışıyoruz. Ancak bu tek başına yeterli değil. Bu eksikliktir. Tüm kamu yönetimi bir reforma tabi olmalı. Bu tartışma daha 1939’da başladı. İsmet İnönü 1962-1963’te merkezî idarenin yeniden düzenlenmesi raporunu hazırlatıyor. Bu konuda ciddi bir çalışma son zamanlarda yapılmadı. Bu konuyu sürekli gündemde tutmak istiyoruz. Özerklik yerel yönetimlerin varlık nedenidir. Merkezî yönetim yerele verdiği yetkileri geri alıyor. Bu yapısal bir sorun. Yurttaşın verdiği oy geçerlidir. Hemşerimin verdiği oy geçerli olmayabilir. Merkezi idareye verdiği oy ile yerele verdiğimiz oy aynı değerde değil. Hemşeri olarak hangi partiye oy verdiğime bağlı. Hemşehri olarak kullandığım oy duruma göre değişiyorsa bu demokraside olmaz. Yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliği olmalıdır. Üniter bir devlette yerel yönetimlerin siyasi özerkliği olamaz. Üniter devlet gereklidir. Vesayet yetkisi siyasi iktidarlar tarafından tehdit olarak kullanılmıştır. 1989 yerel yönetimler seçimlerinde ANAP bunu kullandı. Bugün vesayet kurumunun bir tehdit aracı olarak kullanılmasının adı silkeleme. ANAP söylemişti, AKP hem tehdit etti hem de infazı yaptı. Silkeleme sadece CHP’li belediyelere yapılıyor. SGK borcu nedeniyle sadece CHP’li belediyeler silkeleniyor. Anayasa Mahkemesi vesayet yetkisini istisnai olarak kabul etmiştir. Son 8 yılda bu yetki 154 kez kullanılmıştır. 11 milyon yurttaşın vesayet kullanılarak oylarını çöpe atıyorlar. 1982 anayasasında yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliği bulunmamaktadır. 1930’un şartlarına merkezi yapının güçlü olması gerekirdi. Ancak günümüzde merkezi yönetimin güçlü olması için yerel yönetimlerin güçlü olması gerekir. Mevcut anayasa yerel yönetimlerin merkezi idare tarafından kontrol edilmesini öngörmektedir. Son 5 yılda çok önemli sorunları yaşadık. Covid, deprem, yoksulluk. Belediyeler bu durumda çok başarılı bir sınav verdiler. Halkımız yerel yönetimlere artık daha farklı bakmalıdır’’ dedi.

Levent Köker de ‘’Özerklik ve vesayet uyuşamaz. Adem-i merkeziyet varsa merkezî idarenin olmaması gerekir. Özerklik terimi endişe yaratıyor. Özerklik kendi kendini yönetirken kendi kurallarını koyuyor. Yerel özerklik endeksinde Finlandiya 1, Fransa5, Türkiye 45. Sırada. İdari vesayet günümüzde terk edilemeyecek noktadadır. Vesayet denetiminin hangi konuda yapılacağı kanunla belirlenir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye idari anlamda bir sistem bulunmamaktadır. Bu sistemde yürütme organı tek kişidir. Bakanlar memurdur. Vesayet aslında istisnai olmasına rağmen kural haline geldi. Bir istisnai durum da OHAL’de çıkarılan KHK’nın kanun haline dönüştürülmesidir. Vesayet denetimi istisnai olmalı ve kanuna dayanmalı. Yerel yönetimlerin yasa yapma yetkisini anayasamıza koymalıyız. Sosyal demokrat partiler üyelerin tercihlerini kararlarına yansıtmalarıyla ün yapmışlardır. Halkın yönetime katılmasının bir örneği. Kent konseyi halk katılımının örneği olarak işletilebilir’’ diye konuştu.

Bülent Baratalı ise ‘’Uzun bir siyaset hayatım oldu, devletin hem ikbal koltuğunu hem de hapishanelerini tanıdım. Vesayet kavramı 1961 anayasasında bulunmamaktadır. Asker üniversitelerin hayır demelerine rağmen getirdi. Vesayet bir kamu kurumunun diğer bir kamu kurumu tarafından denetlenmesidir. Vesayet denetimi hukuki bir denetim olmalıdır. Seçilmiş belediye başkanı içişleri Bakanı tarafından yargıya başvurularak görevden alınabilmeli, çok gerekliyse. Kayyum meclisi toplantıya çağırmıyor. İdarenin yıkıcı vesayeti belediyeye karşı kullanılıyor. Vali bir belediyede hizmet aksıyorsa belediye yönetimine el koyar. Merkezî idare yerel yönetimin her türlü yetkisini denetler ve gerekirse kullanımını engeller. Vesayet yetkisi acımasızca ve partizanca kullanılıyor. Silkeleme sözcüğü bu iradeyi açıklıyor. Türkiye böyle acımasız ve katı bir partizan tarafından yönetilmektedir. İzmir körfezinin kirlenmesinde en büyük pay çevre bakanının. Büyükşehir görevini yapıyor, sen yapmıyorsun. Bu ortamda yerel demokrasi çalışmaz. Kent senatosu ve benzeri kurumlar yerel demokrasiyi geliştirir. Merkezî idarenin bütçede yerel yönetimlere ayırdığı payla belediyecilik yapmak olanaklı değildir. Siyasal baskı yerel demokrasinin gelişmesiyle aşılabilir. Kent konseyleri kentin dinamiklerini tartışan bir kurumdur. Belediye meclisinin verimli çalışmadı başkanın demokratik davranış ve anlayışına bağlıdır. Bir şey yapabilmek için mutlaka iktidar olmalıyız. Selçuk belediyesinin Meryemana meselesinde başına gelen budur.

Aydın Arı da ‘’Bir bağımsızın belediye meclis üyesi olması mümkün değil. Bu demokratik bir yöntem değil. Kayyum atanması meselesinin alanı genişledi. Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına koyduğumuz çekinmeler mali konularda. Reform bu çekincelerin kalkmasıyla başlayabilir. Yerel temsili parlamenter demokrasi çalışmıyor. Yurttaşın katılımını genel bir uzlaşı haline getirmeliyiz. Yerel temsili liberal demokrasinin işlememesinin kritik noktası nasıl bir yerel temsili demokrasiye geçeceğimize karar vermememizden kaynaklanıyor. Belediyelerde de yerel düzeyde tek adam düzeni işliyor. Belediye meclisi bütçeyi onaylıyor ve tüm harcama yetkisi başkana geçiyor. Yurttaş siyasi temsilcileri olan meclis üyeleri ile de denetim yapamıyor. Hayırsever belediyecilik dönemi yaşıyoruz. Reformun temeli hak temelli belediyecilik olmalı. İçme suyu haktır. İhtiyaç sahiplerine hayır belediyeciliği değil, hak sahiplerine hakkı teslim etmek belediyeciliği. Mali özerklik meselesinin garantisi yurttaşın yönetime katılmasıdır. Fransa’da en güvenilir kurum belediyeler. Katılımı sağlamak için çok umulmadık yöntemler geliştiriyorlar. Türkiye’de mali özerkliği engelleyen şeyler tüm gelişmekte olan ülkelerde var. Vergi toplamada problem yaşıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerde yerel yönetimler merkezi idarenin para aktarmasına muhtaç. Belediye şirketleri kamu denetiminden kaçmanın en kolay yolu. Belediyeler aynı zamanda başkanın vesayeti altında, büyükşehir belediyeleri ilçe belediyelerine vesayet uyguluyor. İdari ve mali özerk sağlandığında ekonomik ve sosyal gelişmeye doğrudan katkı sağlamayacaktır. Belediye meclisleri başkanın dediklerini noter olarak onaylıyor. Mali özerklik gelir durumu eşit olamayan belediyeler arasında dezavantaja yol açabilir’’ dedi.  

Yoğun katılımcı ilgisi görülen söyleşi yaklaşık 5 saat sürdü.

Kategori :
GenelaGündemaSiyaset

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir