Vücuda dost gıdalar yemeliyiz

Yazar :

Sizlere bizim ailemizde tüm hayatımızın lugattaki bir tek kelime olan ‘Glüten’ sözcüğü ile nasıl değiştiğini ve bizlerin bu başkalaşım geçirdiğimiz süreçte neler yaşadığımızı anlatmaya devam ediyorum. Zamanınızı en az üç bin yılına kadar alabilirim, çünkü bu tek kelime gibi görünen “Glüten” ile maceramızda anlatılacak pek çok şeyimiz var. Bir kere evde yaşayan herhangi birinde diğerlerinden farklı bir durum ortaya çıkarsa , farklı bir yaşam tarzı uygulaması olursa ,evdeki diğer tüm bireyler de bundan etkileniyor ,hatta parça tesirli bomba gibi görüştüğünüz herkes de etkileniyor. Anlatmaya o bölümden başlayayım. O zamanlar hiç bilinmeyen bir kavram olan Glüteni Amerika’da ki terapistimizden öğrendiğimizi geçen yazımda anlatmıştım. Terapistimizin bize önerdiği kitap; Dr. William Shaw’ın yazdığı ‘Biological Treatments of Autism and PDD’ (“otizm ve tanımlanamayan rahatsızlıklarda biyolojik tedaviler”) kitabında yaptırılması gereken bir testten bahsediliyordu ki herkesin vücudu iç ve dış etmenlere karşı farklı reaksiyon verdiği için, işin alfabesi bu test olmalıydı. Hani şimdi halk arasında hazımsızlığı ve şişkinliği olanlara ‘glütenine baktırdın mı?‘ diyorlar ya aynı durum işte. Neden- sonuç ilişkisi için bu test o zaman da zorunluydu. Biz bu testi oğlumuza Amerika’da iken yaptıramadık, çünkü bu testin gerekliliği için oradaki çocuk doktorlarını ikna edemezdik. Henüz o zamanlar Amerika’da da ‘Glüten hassasiyeti ‘ pek bilinir bir kavram değildi. Ülkemize dönüşümüzde bu garip durumu anlattığımız kendi çocuk doktorumuz konuyu inceledikten sonra ,bize de güvendiği için , bu testi yaptırmamıza onay verdi. Bu kez de uzaktan tahlil yaptırabilmemiz için gerekli kombo setlerin bize yollanması gerekiyordu ama nedense gecikmeye başlamıştı, bizler merak içindeydik gerçekten evladımızda Glüten hassasiyeti var mıydı, neydi bu glüten intoleransı, vücut neden glüteni tolere edemiyordu? O nedenle Kansas’taki laboratuvara ricalar edildi, çeşitli yazışmalar oldu ve en sonunda şifalanmaya çok istekli olduğumuza inandıkları için gerekli malzemeleri, tarifleriyle birlikte bize yolladılar. Buradaki laboratuvarlar tam da istediğimiz gibi oğlumdan kan aldılar, tam da istediğimiz gibi paketlendi, zaman geçirilmeden Amerika’ya yollandı. Sonuçları merakla beklemeye başladık. Gelen sonuçlara göre de oğlumuzdaki otizmin genetik olmadığını 🙂 tetikleyici bir maddenin !! otizmine sebep olduğunu 🙁 ve bağırsaklarında artı 4 miktarda candida mantarı olduğunu, ancak ve ancak Glütensiz diyet yaparsa otizminin düzelme şansının! olabileceği yazıyordu. Beraberinde yolladıkları uzun bir diyet listesinin en başında glüten ve kazein kısıtlamasına mutlaka gidilmesi öneriliyordu. Şimdi de kazein çıkmıştı sahneye. O da neydi? Sütün içinde olan bir protein. Evet, ama ne alakası vardı? O hep kakaolu muhallebi yerdi, bol bol süt içerdi, çocuktu neticede tüm çocuklar gibiydi…Şimdi de süt mü içemeyecekti? Bunu ona nasıl anlatacaktık? Ekmek, makarna, börek, kurabiye, bisküvi, sandviç, gevrek vermeyecektik de peki süt ve muhallebi, yoğurt, ayran da mı yasaktı? Bizim eve pek çok ev gibi sabah ilk iş olarak ekmek, süt ve gazete girerdi. Peki aynı masada aynı sofrada bizler ne yiyecektik? Bir çocuğumuza sen bunları yiyemeyeceksin deyip diğerine ‘ekmeğini bitirmeden sofradan kalkma’ ya da ‘sütünü içmeden okula gitme sakın! nasıl diyebilecektik? Şarkıların, filmlerin, savaşların baş konusu olan ekmek benim için en güzel, en kutsal yiyecektir hele hele gevrek en sevdiğim yiyeceklerdendir, sofrada ekmek olmazsa olmazdır ve undan yapılır. Demek ki bundan böyle glütensiz undan yapılmış gıdalar yenilecekti bizim evde. Yardımıma internet yetişti 1997 de interneti İzmir’de sanıyorum ofis dışı olarak evde ilk kullanan kadın ben oldum. Bu konuda yabancı literatürü çok araştırdım Glüten nedir ,neden zarar verir diye. Finlandiya’da bir uzman halk dilinde bir makale yazmış demiş ki bu tip gıdalar yenirse hani bizim doyma hissimiz vardır ya yemek yedikten sonra çok şükür eder ‘ohh‘ deriz ‘bugün de doyduk ‘deriz ve rahatlarız ya ,işte o zaman beynimizde endorfin hormonu salgılanırmış öyle mutlu olurmuşuz ancak bize dokunan gıdaları yediğimizde ise o hisse ulaşamazmışız, neden mi , bize mutluluk hissi veren hücrelere meğer bizi rahatsız eden yiyecekler otururmuş ve bizi mutlu etmesi gerekenler ise kendilerine oturacak yer bulamazlarmış bir de bakarmışlar ki yerleri işgal edilmiş böylece bizler de kendimizi hasta hissedermişiz ve yediklerimizi sindiremez ve mutlu olamazmışız. Onun için vücudumuza dost gıdalar yemeliymişiz. Diğer bölümlerde çok boyutlu Glütensiz diyete nasıl başlayabildiğimizi ve devam edebildiğimizi anlatacağım.

Not: Yazdıklarım tavsiye niteliği taşımaz.

YEMEK TARİFİ

Ispanak Borani, bizim evde oldukça çok pişen ve hatta yaz aylarında bile pazarda ıspanak avına çıkıp, arayıp bulunca sevinerek pişirdiğimiz ve aslında glütensiz olan efsane bir yemektir. 🙂

Malzemeler: 4 kişi için /1kg ıspanak 1/2 su bardağı pirinç (isteğe bağlı olarak 1 su bardağı da olabilir) 1 soğan, 3 yemek kaşığı zeytinyağı az tuz:)

Yapılışı:

Ispanaklar ayıklanıp, doğranıp, bol su ile kumu kalmayıncaya kadar defalarca yıkanır, Pirinç ayıklanıp güzelce yıkanır, Soğan ufak ufak kesilip tencerede zeytinyağı ile az bir zaman çevrilir daha sonra yıkanmış ıspanaklar ve tuz tencereye ilave edilir ama su konmaz! Ispanaklar kendi suyunu salınca pirinç ilave edilir, ocağın altı kısılır! Pirinç pilav gibi yumuşayınca ocak kapatılır. Biraz demlendirilir, sonra servis yapılır. Beraberinde yoğurt lezzet katar. Afiyet olsun 🙂

Etiketler :
Kategori :
Genel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir