Yağmurlu bir günden merhaba diyorum, çünkü yağmurlu bir günde yaşadıklarım var anlatacaklarımda. Her ne kadar güneşli havaların verdiği mutluluk ve enerjiyi vermese de, yağmur da bir ayrı güzel gelir. Dışarıda dans eden damlaları camdan seyretmek, çay ya da kahvemize eşlik edecek bir arkadaşla unutulmaz güzellikleri paylaşmamıza vesile olabilir. Ama bir de yağmurda dışarıya çıkmak gerekirse, düşünmek lazım.
Hafif yağmurlar zevk, aşırı yağış yorgunluk olabilir. Aslında gidilecek yer ve yapılacak aktiviteye göre değişir durum. 10 Ocak gecesi İzmir Devlet Opera ve Bale’nin Bornova Kültür Merkezi Necdet Aydın Sahnesi’nde (Fındıkkıran) bale gösterisi vardı. Yağmur bize engel olamadı. Yağmurun aşırı yağması (silecekler yetişmeyecek kadar) trafiğin inanılmaz karmaşası, ne bizi ne de İzmirlileri yollarından alıkoyamadı.
Sanatçılarımız dolu salonda, seyircileri ile buluştular. Hepimiz başka dünyalara götürüp görsel bir şölen yaşattılar. Fındıkkıran Balesi dünyanın en çok sahnelenen eserlerinden birisidir. Küçük Clara’nın yeni yıl hediyesi olarak aldığı fındıkkıran oyuncağı ile kurduğu bağ ikisinin, düş ile gerçek arasında gidip gelen maceralarını anlatan bir eser. Sanatçılarımızın başarılarını yazmaya gerek var mı? Her biri ayrı ayrı çok çok iyidiler. Ama benim 1. sıram, çocuk oyuncular. Şimdiden sanatın içinde yaşayarak öğreniyorlar.
Büyük atamızın “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz… Hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz fakat sanatkar olamazsınız.”
“Bir millet ki resim yapmaz
Bir millet ki heykel yapmaz,
Bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri
itiraf etmeli ki, o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.”
Sanata dair daha o kadar çok güzel sözleri var ki, önemli olan anlayabilmek ve uygulayabilmek. Bizim görevimiz sanata ve ülkemize sahip çıkmak. Bol sanatlı iyi günler herkese.
