Otizm demek zeka problemi demek değil

Yazar :

Urla’mızın bu güzide ‘Urla Haber’ gazetesinde kendi ailemizdeki major problemleri nasıl çözmeye çalıştığımızı anlatarak yazmaya başlamıştım. Oğlumuzun otizmine ek olarak nasıl bir çıkmaza girdiğimizden bahsetmiştim ve suçlu ayağa kalk dediğimizde karşımıza ‘Glüten hassasiyeti’ çıkmıştı. Bu sorunun hayat boyu süreceği aklımıza bile gelmemişti.

Yine de başa gelen çekilir mantığı ile yaşantımızı uzmanların yönlendirmelerine güvenerek değiştirmeğe çalışıyorduk ama işin en zor yanı bunun gerekliliğini o zaman 8 yaşında olan evladımıza anlatmak ve onu ikna etmek oldu.

Zaten otizm rahatsızlığının en önemli kısmı iletişim problemi olan bir küçük adam vardı hayatımızda. Kalkıp ona şunu yiyebilirsin bunu yiyemezsin nasıl diyecektik ki, kelime anlamını bile bilmediği kavramları nasıl öğretecektik? Galiba esas problemimiz buydu. Söze şöyle başlamalıydık; ‘’Bak çocuğum, hayatta kalmak için bunları sakın yeme! Ama şu gıdalar sana dost ancak onları yiyebilirsin” demeliydik. Demokratik bir aile olduğumuz için kızımızı da aramıza alarak bir toplantı yaptık ve evdeki yemek tarzımızı değiştirmeye karar verdik. Radikal bir şekilde ekmeği ve unlu mamülleri hayatımızdan çıkaracaktık.

Ama unuttuğumuz önemli bir şey vardı ki otizm demek zeka problemi demek değildi, otizm aslında çok karmaşık bir iletişim problemidir ve bizler de o zamana kadar farklı ve henüz hiç denenmemiş yaklaşımlarla ve insanüstü çabayla, buradaki ve yurt dışındaki uzmanlarla oğlumuzdaki otizmi neredeyse minimal bir seviyeye indirebilmiştik. Konuşmaya ve az da olsa iletişime başlamıştı ve mucize olarak telefon bile edebiliyordu. Bizler ailece fedakarlık yapıp eve doğal undan yapılmış olan ekmeği sokmamaya çalışırken, o evde ekmeğin olmadığını fark edince, ya eve ekmek almayı ihmal ettiğimizi düşünüp ya da bizim konuşmalarımızdan flu bir anlam çıkartıp ona ekmek vermeyeceğimizi hissetmiş olmalı ki ne yapıyordu biliyor musunuz? Komşu markete telefon edip ekmek ve çikolata siparişi veriyordu. Market de bizim derdimizi bilmediği için eve ekmek getiriyordu ve bizim akıllı oğlumuz da kaşla göz arasında bizden gizleyip uykum geldi diyerek yorgan altına saklanıp bir güzel keyifle ekmeğini yiyordu.

Bizler saf saf ona diyet yaptırdığımızı zannederken yatağın kırıntılarla dolu olduğunu görünce işin aslını öğreniyorduk. Şaka gibi değil mi? Tabii hemen market ile görüşüp eğer siparişler oğlumuzdan gelirse lütfen ‘henüz taze ekmek gelmedi , gelince ulaştırırız ‘ diyerek tatlı tatlı ötelenmesini ve eve getirilmemesini rica ettik. Glüten aslında unun hamur olabilmesine yarayan bir yapıştırıcı madde. Esasında bu madde olmadan yani glütensiz ekmek kurabiye yapmak glütensiz mümkün değil, koyarsınız pirinç ununu kaseye içine su eklersiniz ama hamur olmaz ıslak bir şey olur yağ koyarsınız yine hamur olmaz. Glütensiz un içinde xsantam sakızı denen bir yapıştırıcı madde olmadan hamur haline gelemez. Bu kimsenin bilmediği bilgileri bulabilmek için her zaman yaptığımı yapmalıydım ve insanlığı yönlendiren ilk emir olan ‘Oku! ‘ sözüne uyarak bu konuda da okumalı ,okumalı okumalıydım. Böylece doğru rota oluşturabilirdik. Sizleri kendi dertlerimizle üzmemek adına yıllar önce oğlumuzdaki mucizevi gelişmeleri derlediğimiz bir link vereyim isterseniz.  https://youtu.be/smaE8TwpCSY

Not: Yazılarımın sadece bizim yaşadıklarımızın anlatımıdır tavsiye niteliğinde değildir.

Kinoalı (Glütensiz) Kısır

Bugünkü tarifimiz son zamanlarda oldukça popüler olan ama eskiden maalesef sofralarımızda görülmeyen Kinoa… Glütensiz ve çağdaş bir ürün olarak şimdilerde yüzümüzü güldürüyor. Diyet yapanların en büyük sorunu çeşitlilik, görsel güzellik,lezzet, doyabilmek ,temin edebilirdik, topluma uyum sağlamak, ücreti ve sosyalleşebilmektir. Kinoa doyum sağladığı, uzun vadede genç ve dinç tuttuğu için de çok sükseli.

Glütensiz olması da tüm diyetlerin bonusu:)

Kinoalı Glütensiz Kısır:

Malzemeler: 1 bardak Kinoa, 2 bardak kaynar su, yarım Marul, maydanoz, dereotu, 1 domates, 1 kuru soğan (taze soğan da olabilir) zeytinyağı, limon, nar ekşisi, tuz, karabiber, isteğe bağlı az acı biber, az turşu

Yapılışı: Kinoayı su ile yıkayıp kaynar suda ayrı bir kapta haşlayalım ki yumuşasın, diğer tarafta marul ve tüm malzemeyi salata yapar gibi doğrayalım, limon yağ, nar ekşisi ekleyelim. Yumuşayan ve ılınan Kinoa ile karıştıralım. Servis tabağında koyup süsleyelim. İsteğe bağlı olarak avokado, ton balığı veya haşlanmış tavuk ile zenginleştirilebilir. Afiyet olsun.

Etiketler :
Kategori :
Genel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir