Özellikle bu güzel okurlara, içinde bulunduğum ve her daim düşlerimde büyüttüğüm Güzel Urla’dan selamlarımı iletiyorum. Yazının seyrini belirleyecek olan hikayem şu şekilde:
Gittikçe büyüyen urla sevgimi aktarmak için bir araç arayışında idim. Ne kadar telaffuz etsem de bir şeyler eksik kalıyordu. Okuyordum. Her gün, sayfalarca… Olmuyordu. Ta ki yazıyla tanışana kadar. Kendimi en iyi ifade ettiğim bu eşsiz şeyi bana karşı örgütleyen bir kişi vardı tabi. Necati Cumalı. Namı diğer “Yaşlanmaz Şair Çocuk”. İnanamıyordum. Benim gibi Urla aşığı bir adam, inanılmaz bir kalem ve en önemlisi, Ortak Kader birlikteliğimiz. İkimizde bambaşka yerlerde doğup, Urla’da büyümüşüz. İkimizde Urla’da düşler kurmuşuz, ikimizde aynı sahilin yolunu tutmuşuz, ikimizde aynı suyun tuzunu yutmuşuz. Urla dan beslenmişiz, görmüş geçirmişiz burada, hayatı öğrenmişiz o dar sokaklarda… Bu mühim insana biraz da olsa değinmek isterim:
1921 yılı Yunanistan doğumlu olan yazarımız, 23 yılında Nüfus Mübadelesi sebebi ile Urla’ya göç etmiştir. Urla, adeta hayatı öğrendiği bir okul, eserlerine yön veren bir kılavuz olmuştur. Şiir, roman, hikaye, tiyatro vb. gibi birçok edebi türde eser vermiştir. Necati Cumalı Urla’dan, Urla Necati Cumalı’dan ayrı düşünülemez. Bu çıkarımı, eserlerine bakarak kolaylıkla yapabilirsiniz. Misal, Kızılçullu (şirinyer) Yolu, Susuz Yaz, Yağmurlu Deniz vb. gibi eserleri, büyüdüğü yerin izlerini taşır. Yazdığı oyunlar, öyküler defalarca filmlere evrimleşmiştir. 1960’ta yazdığı Susuz Yaz öyküsü, 63 yılında Metin Erksan tarafından filmi çekilmiştir. Film Urla-Bademler köyünde çekilmiştir. Bununla birlikte 14. Uluslararası Berlin Film Festivalinde Altın Ayı kazanarak Türk sinemasında çığır açmıştır. Bir başka eseri, 1985 yılında Adı Vasfiye adlı filme uyarlanmıştır. Başrollerini Müjde Ar ve Aytaç Arman paylaştı. Film Urla da çekilmiştir. Geçtiğimiz günlerde vefatının 22. yılını, Urla’da, çocukluğunun geçmiş olduğu yuvası, şimdiki adıyla “Necati Cumalı Kültür ve Anı Evi”nde sevenleri tarafından anıldı.
Cumalı, Urla’ya olan hislerini, aynı adlı şiirinde bizlere bahsetmiştir. Bende, Ortak Kaderi paylaştığım bu mühim insanın evinde bir hafta geçirerek, Urla’ya karşı duygularımı, onun nazarında, şiirleştirdim. Sizlere takdim etmekten gurur duyarım.
URLA
Akşamüstü çöküyor yine
Penceremde bir yansıma
Ben miyim o kadın
Yoksa, Urla mı bana bakan
Yağmur çamur dinlemiyor gece
Rüzgarı inletiyor yeri göğü
Kaldırımda iki genç yosun tutmuş
İsli lambamdaki ışık sabahı göremiyor
Seher vakti, güldürür sokakların yüzünü
Esnafa uyku yok, tutar ekmeğinin yolunu
Kim bilir hangi semtinde Urla’mın
Tütün zamanı gelmiştir ırgatların
Dalgalarla boğuşur rıhtım, duyarsın sesini
Çekersin içine, zaman nedir bilmezsin
Yeni yetme sevdaları düşünür durursun
Düşlerin yorgunluğunu burada atarsın
Her bahar geldiğinde, uyanır uykudan aşıkları
Sevda tüketip bitirir kandil içindeki fitili
Aşk şerbetinden bir yudum aldı mı yanarken
Tüttürür bacaları nefes alamazsın
Nisan ayı geldi mi, kucak açar halkı
Hep bir ağızdan konuşur Arnavut’u, Boşnak’
Misk gibi kokar adım başı nektarı
Sarhoş eder insanı Urla sokakları



