Kadın erkek eşitliğinin ilk savunucusu hiç şüphesiz ki Lilith’dir. Lilith yaratılan ilk kadındır. Tarihin ilk kadın hakları savunucusu olan Lilith, çağlar boyunca süregelen ataerkil zihniyetin ezdiği, sömürdüğü, ötekileştirdiği, susturulduğu kadının mitolojideki ilk dişil unsurdur.
Lilith’in hikayesi tarih öncesine dayanıyor. Musevilik ve Hristiyanlık inanışlarında yer alan efsaneye göre kendisi uzun dalgalı güneş kızılı gür saçları, kehribar rengi gözleri, bembeyaz ten rengi ve zarif bedeni ile Lilith baştan çıkarıcı bir kadın ve bilinenin aksine Adem’in Havva’dan önce yaratılan ilk eşidir. Lilith bazı efsanelere göre ise yaratılan ilk insandır. İnanışa göre Tanrı önce Lilth’i daha sonra da Adem’i yaratmıştır. Bazı anlatılara göre ise Tanrı, Adem ve Lilith’i aynı anda aynı topraktan yaratmıştır.
Peki neden bazı inanışlarda Lilith, kötülüklerin anası olarak geçmektedir?
Efsaneye göre Tanrı, Lilith ve Adem’ı mutlu yaşasınlar diye cennetin doğusuna Eden Bahçesi’ne yerleştirir. Cennetin tüm nimetlerinden yararlanmalarına rağmen bu çift mutlu olamaz. Çünkü günümüzde yaşanan kadın erkek anlaşmazlıkları Lilith ve Adem arasında da yaşanır. Adem her alanda söz sahibi olmak ister, kendini üstün görür. Lilith ise eril hakimiyet kurmaya çalışan Adem ile aynı anda yaratıldığı için eşit olduklarını savunur. Adem tavrında ısrarlı olunca Lilith bu baskıdan bunalarak birlikte yaşayamayacaklarını anlar ve Tanrı’nın yasak olan ismini telaffuz ederek cennetten ayrılır. Lilith’in yeryüzünde şimdiki Kızıldeniz yakınlarında bir mağaraya sığındığı rivayet edilir. Lilith artık dışlanmışlar arasında yerini alarak, cinlerle ve şeytanla ilişkiye girerek onlardan çocuk doğurmaya başlar. Bu esnada Cennette yalnız kalan Adem, Tanrı’ya Lilith’i geri getirmesi için yalvarır. Tanrı, Lilith’e üç melek göndererek evine dön çağrısı yapar. Dönmediği takdirde çocuklarını öldüreceğini de iletir. Lilith bu teklifi kabul etmez ve Tanrı Lilith’in çocuklarını öldürmeye başlar.
Tarihin ilk ıssız adamı Adem’e üzülen Tanrı, Adem’i uyutarak yeniden bir eşitlik savaşı çıkmaması adına kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Havva, Lilith’e o kadar benzer ki Adem uyandığında Lilith’in geri döndüğünü düşünür. Havva, Adem’in parçasından yaratıldığı için ona biat eder, sözünden çıkmaz. Adem ise bu bağlılığın Lilith’in pişman olmasından kaynaklandığını düşünür.
Bu esnada çocuklarının öldürülmesine dayanamayan ve Adem’in Havva’ya olan bağlılığını kabul edemeyen Lilith, bundan sonra Adem ile Havva soyundan gelen tüm bebeklerin, hamile ve lohusa kadınların baş düşmanı olmaya yemin eder. Erkek çocukların doğduktan sonra ilk sekiz gün, kız çocuklarının ise 20 gün içinde canını alacaktır. Yalnızca onunla konuşmaya gelen meleklerin isimlerini ve muskalarını gördüğü çocuklara ilişmeyecektir.
Türk mitolojisinde “Al karası, Albasması, Al kızı gibi isimlendirilen ve lohusa kadınlar ile bebeklere musallat olan şeytani figürler, Lilith ile ilişkilendirilir. Bunun yanı sıra Adem ve Havva’nın yasak meyveyi yemelerinin sebebi olarak da Lilith gösterilir. Anlatılanlara göre daha önceleri cennette yaşayan Lilith yasak elmanın yenmemesi gerektiğini bilir ve bu bilgiyi şeytana iletir. Şeytan’ın kandırdığı Adem ve Havva yasak elmayı yer ve cennetten kovularak ölümlü olurlar ama Lilith meyveyi yemediği için ölümsüzdür. Efsaneye göre Lilith, dünyanın herhangi bir yerinde kendi çocuklarının intikamı için hala dolaşmaktadır.
Lilith, şeytan ile iş birliği yapmış olsa da o sadece haksızlığa uğramış ve buna boyun eğmemiş bir kadındır. Belki de böyle başladı kadınla erkeğin binlerce yıllık çekişmesi. Erkeklerin kadınlardan daha üstün olduklarını düşünmeleri Adem’in DNA’sından geliyor olmalı sanırım.
Şaka bir yana bu anlatılan mitolojik bir hikâye. Batı inanışlarından doğmuş bir efsane. Burada görülen şu ki yalnızca İslam dininde olduğu düşünülen ataerkil tavır aslında tüm inanışlarda mevcut. Topluma erkeğin sözünü dinlemeyen kadının şeytan ile iş birliği yaptığı düşüncesinin empoze edildiği bir hikaye bu. Kadınlar üzerinde hüküm sürerek güçlü olduğunu hisseden alt bilicin kendini kandırma ve toplumu manipüle etme biçimi olarak düşünülebilir bana kalırsa. Bu tavır, kendini eksik hisseden bir kompleksin ürünüdür zira eşitlikten neden bu kadar korkulur ki?
Sözde eşitliği savunup tavırda narsizmi sergileyen arkadaşlarım da öz eleştirisini yapabilirse sevinirim, tabi kendi içinde egosunu tahttan indirebilecek dürüstlüğe sahipse.
Sevgili kadın arkadaşlarım,
Bu hikâyeyi okuduğumuzda eminim ki hepimiz aynı soruda buluştuk. Lilith miyim yoksa Havva mı?
Bir tarafta, Adem’in kaburgasından yaratıldığını kabul etmiş, edilgen ve eşine itaat etmek zorunda olan bir Havva var. Genelleme yapmadan ifade edecek olursam Türk toplumunda hemen hemen herkesin ailesinde mutlaka bir Havva figürü vardır. Bu kadınlar hiçbir koşulda erkeğini terk edemez çünkü terk eden kadınlar eşleri ve aileleri tarafından katledilme, şiddete uğrama ihtimali vardır. Ülkemizdeki kadın cinayetlerinin en büyük sebebi bu değil midir?
Diğer tarafta da Adem ile aynı topraktan yaratılan ve bu bilinçle eşitliğini kanının son damlasına kadar savaşarak elde etmeye azmetmiş bir Lilith var. Lilith, kendi varlığına saygı duymayan, kendi kararlarıyla şekillenmiş bir yaşamı ona hak görmeyen Ademlerin egosunda ezilmemek için kılıcıyla kan ter içinde savaşmak zorunda bırakılan kadınların sembolüdür.
Günümüz modern ilişkilerinde bir başka sorun ise eski toplumlardaki erkeğin çocuk doğuran ve ona bakmak zorunda kalan kadının hizmetinde olma rolünden uzaklaşmasıdır. Bu durum çiftler arasında anlaşmalı bir ortaklık olarak değişim göstermiştir. Çünkü çiftler bireysel olmayı seçip ilişkinin sorumluluğundan kaçmaktadır. Bu ilişki modelinin kadında bir karşılığı olmamaktadır aslında. Çünkü kadın, Havva rolünü oynasa kendine ihanet edecek, Lilith olsa ilişkinin bir geleceği olmayacaktır.
Peki, biz kadınlar hangi tarafı seçmeliyiz?
Bi taraf olmak zorunda mıyız ki?
Egosunu okşayan Havva’yı tercih eden ama güçlü duruşuyla Lilith’e hayranlık duyup onu arzulayan Ademler, biz kadınların onlarla aynı topraktan yoğurulduğunu kabul etseler aslında onlar da çok rahatlayacak.
Çünkü biz kadınlar hem Havva’yız hem de Lilith.
Bizler, Lilith’in varlığına saygı duyan ve ona karşı şeffaf olabilecek cesarete ve dürüstlüğe sahip Adem’in her zaman yanında yürüyerek onu şefkatiyle besleyen Havvalarız.
Modern dünyanın renkli oyunlarına dalmış Ademler ise her zaman kaybetmeye mahkum olacaklardır. Çünkü onlar hiçbir zaman Lilith ve Havva’ya aynı anda sahip olamayacaklar.


