Sayın Urlalılar, Jeoloji bilimi böyledir işte herkes varlığından bile bir haberdir ama hatırlandığında genellikle çok geç ve ölümcül olur. Öncelikle tüm ulusumuza geçmiş olsun diyerek sizlere Urla’mızdaki faylar ve etkileri hakkında sade bir dille anlatım yapmak istiyorum.
Faylar, yeryüzündeki kırıklardır ve bu kırıkların oluşum sebepleri kıtaların üzerinde bulunduğu levhaların birbirlerine göre hareketleridir. Faylar, üç ana grupta incelenebilir.
Yukarıda şekille açıklandığı üzere Normal, Ters (Bindirme) ve Yanal Atımlı olmak üzere üç ana fay mekanizması yerküreyi şekillendirmektedir. Urla için önemli olan fay tipi Yanal atımlı fay tipidir ki bu da en tehlikelisidir. Maalesef, Urla’yı çevreleyen Gülbahçe Fayı, Yağcılar Fayı ile Seferihisar Fayı yanal atımlı faylardır. Bu tip faylar yüksek dereceli deprem üretme yeteneğine sahiptir. (Kırmızı çizgiler)
Yukarıda da görüldüğü üzere faylar yerleşimlerin yoğun olduğu alanlardan ziyade kırsaldan geçmektedir.
Ancak, ölçeği büyüttüğümüzde Gülbahçe Fayının İYTE ile Gülbahçe Köyünü tehdit ettiğini görürüz.
Yağcılar Fayının ise Yağcılar köyünün çok yakınından (yaklaşık 200 m. B’dan) geçtiği görülmektedir.
Seferihisar Fayı ise Bademler Köyü ve çevresindeki siteleri tehdit etmektedir.
Fayların ürettiği depremlerin yapılar için yıkıcılığı bir yana bir de zeminde sıvılaşma denen fiziksel bir olaya yol açmaktadır. Bu durumda, yapı ne kadar sağlam olursa olsun yapı bu durumda ya yana yatar ya da zemine gömülür. Peki nedir bu sıvılaşma…Depremin oluşturduğu titreşimlerin etkisiyle gevşek, suya doygun durumdaki taneli (kum ve siltler) zeminlerin taşıma kapasitelerini kaybederek “sıvı” gibi davranış göstermesine jeoteknik literatüründe “zemin sıvılaşması” denilmektedir…
Maalesef ki, gözlemlediğim kadarıyla idareler bu kadar önemli ve ölümcül bir konuyu (zemin etüdü ve yapı statiği) proje meslek disiplinleri arasında çok da ciddiye almamaktadır. Bunun yerine, merdiven rıht yüksekliği, yapının estetik görünümü, yapının kotu vs… ilgilenmektedir. Lisans eğitiminde zemin mekaniği ve jeoloji konusunda hiçbir ders almayan veya alsa bile sığ bilgilere sahip özellikle kamudaki mimarlar adeta niyet okuyarak mal sahibinin ileride yapıyı büyütmesini veya başka sudan sebepleri bahane ederek, yapının temel sistemine veya diğer statik ve zemini ilgilendiren konulara müdahalelerde bulunmaktadırlar. Bu tutum son derece yanlıştır, etik değildir ve yetki aşımıdır.
Sonuç olarak, deprem ve yarattığı olumsuzluklar için ulusal bir bilinçlendirmeye sahip olmamız, yapının hangi müteahhit tarafından yapıldığını, hangi beton ve demirin kullanıldığını, zeminin nasıl olduğunu, zemin etüdünün nasıl yapıldığını vs… araştırmamız gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, insan hayatını merdivenin rıht yüksekliği, yapının kiremitleri veya hazır mutfak vs… değil zemin ve statik kurtarır… Bu vesile ile tüm halkımıza başsağlığı diler, vefat edenlere rahmet, yaralılara da acil şifa diliyorum…






