Reşit Çağlıyangil yazdı:

Mavinin, yeşilin her tonunu taşıyan denizi, ormanı muhteşem doğasıyla dillerden düşmeyen Urlamızın güzel yönlerinin yanı sıra aksayan, göze batan taraflarını da yazıya dökmeye çalışacağım.
30 yıldır Urla’da yaşıyorum. Doğa yürüyüşünü severim. Geçmişte yeşilin, çiçeğin içinde yürüdüğüm tarla yollarında, orman patikalarında inşaat atıklarından, evsel atıklarından, cam şişe kırıklarından geçilmiyor. Çuvallara konulmuş, kiremit, beton atıkları, ya da yolun kenarına atılıvermiş moloz yığınları ilçeyi kuşatmış durumda. Özellikle pandemi dönemi ve sonrası aldığı göçle nüfusu 80 bine dayanan Urla, villa, site, bahçe evi inşaatlarıyla adeta şantiye kent haline geldi. Çoğunlukla miras nedeniyle el değiştiren eski evleri alanlar milyonlar harcayarak restore ediyor. Hemen hemen her sokakta tadilat yaşanıyor. Çıkan molozlar da maalesef ormana, yol kenarına, hatta sokaktaki evsel atıklar için konulmuş çöp bidonlarına atılıyor.

Halbuki İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hafriyat ve inşaat atıkları için döküm alanları var. Urla Belediyesi de dileyene tadilat sırasında molozların konulabileceği konteynerler veriyor.
Bu konuda Orman Genel Müdürlüğü ve yerel yönetimler mutlaka kontrolleri sıklaştırmalı, dökülen atıkları inceleyip, bölgedeki inşaatlarla, tadilat yapılan evlerden karşılaştırmalı numuneler alıp, gereken cezayı kesmeli.
Fakat kusuru öncelikle kendimizde aramalıyız. Aldığı eve milyonlarca lira para dökerek tadilat yapan bizler, anlaştığımız müteahhit, taşeron, usta her kimse aramızda düzenlediğimiz sözleşmemizde çıkan molozların belediye atık alanına dökülmesine yönelik bir madde eklemiyoruz. Veya böyle bir madde eklediysek de takibini yapmıyor, döküm makbuzunu istemiyoruz. Güzelbahçe Yelki’deki Büyükşehir’e ait depo alanında kamyonetlerden 160, kamyonlardan 240 lirası alınıyor. İnşaat için, tadilat için harcanan milyonların yanında bu paranın lafı olmamalı!

Tadilat veya inşaat sonrasında evine yerleşip ormanda, yolda yürüyüşe çıkan kişiler, moloz ve evsel atıkları gördüklerinde üzülüp, tepki gösteriyor, ‘Ne insanlar var’ diyor. Halbuki gördüğü moloz belki de kendi evinden çıkmış olandı…
Yazı başlığına dönersek; Bir dere kenarında çektiğim yabani bir hayvana ait pati izleri, doğayı daha güzel kılıp, çevreye bir zarar vermezken, hemen yanı başında çektiğim devasa çöp yığını insanın ayak izini, doğaya verdiği harabiyeti gözler önüne seriyor.
Bolu Belediyesi’nin yaptığı
Dağlar, deniz yol kenarları böyleyken, ilçe merkezi de bundan tabi ki nasibini alıyor. Dinlenmek, sohbet etmek için yapılan parklar adeta çöplük haline geliyor. İnsanların yiyeceklerin plastik, köpük tabaklarını, poşetlerini, içtiklerinin boş şişelerini, kutularını, çerezlerin pisliklerini bırakıp gidiyor. Yeni gelen de bunları toplamak yerine ayağıyla iteleyip oturuyor ve kendi çöpünü o da bırakıp gidiyor. Orman, ot yangınlarına neden olan sigara izmaritleri de başka bir facia. Hem çevre kirliliği hem tehlike yaratıyor.

Bolu Belediyesi 31 Temmuz 2024 tarihinden itibaren yere sigara izmariti, çekirdek kabuğu, çöp atan ve yere tüküren kişilere 14 bin 407 liraya kadar idari para cezası vermeyi uygulamaya koydu. Alınan karar oldukça etkili oldu. Belediyenin internet sitesindeki bir habere göre, cezalar sonrası bir kişi yere çöp attıktan hemen sonra yaptığı hatayı fark edip, yerden alıyor, güvenlik kameralarına el sallıyor. Kısacası Bolu daha temiz hale geliyor. Başkan Tanju Özcan’ı kutluyorum.
Acaba böyle bir uygulama Urla’da, en azından belirli bölgelerde, belediye kameralarının olduğu alanlarda başlayamaz mı? Caydırıcılık açısından büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Motosiklet terörü
Urla’da en çok şikayet edilen konuların ön sırasında motosiklet geliyor. Ara sokaklarda, okul önlerinde hız yapan, ters yön, girilmez yol levhalarına aldırış etmeyen motosikletliler için çok sayıda şikayet oluyor. Gecenin ilerleyen saatinde bozuk egzozuyla son ses ve hızla geçen motosikletliler uykudan uyandırıyor.
Urla ile ilgili sosyal medya sitelerinde bu konuyla ilgili vatandaşlar yakarışta bulunuyor, çözüm bulunmasını istiyor. Bu konuda güvenlik güçlerinin daha titiz çalışmaları gerektiği vurgulanıyor.
**********************


Yaşam alanları iyice küçülen yaban hayatı canlıları bu da yetmezmiş gibi kirlilikle boğuşuyor. İşte bir tilki veya başka bir hayvana ait dere kenarında ayak izi, yanında ise insanoğlunun bıraktığı çöp. Hangisi daha güzel?

Dağ çileği, defne, çam, meşe gibi ağaçlarla, tilkişen, sarmaşık gibi lezzetli ve şifalı otlarla kaplı Urla ormanları ve yol kenarları kirliliğe teslim olmuş durumda. Buna ‘Dur’ denilmeli.

Burası Kuşçular ovadan başlayıp ilçeyi dolaşan dere, içinde, poşet, evsel atık, yem torbası ve en önemlisi de zirai ilaç kutuları yani zehir şişeleri var. Yağmurla birlikte bu atıklar denize kadar gidecek. Atık zirai ilaçları toprağı kirletecek.