Necati Karatuluk yazdı:
Havaların ısınmasıyla beraber yangınlar ciğerlerimizi yakmaya devam ediyor. Yine başladı ve Batı Karadeniz’den, Ege’den, İç Anadolu’dan, Akdeniz’den saat başı orman yangını haberleri geliyor. En acı tablo Bilecik’ten geldi. Bir köyün tamamen yanması ile birlikte devam eden Ege yangınlarında Seferihisar, Ürkmez, Doğanbey, Bornova, Aliağa, İzmir Otokent yangınları yürekleri dağladı. Yerleşim yerlerine kadar sıçrayan bu yangınlar nefesimizi kesti. Onca ormana mı yanalım yoksa ormanda yaşayan canlılara mı? Artık neye üzüleceğimizi bilemez olduk. Her yangının sonunda komplo teorileri de beraberinde geliyor. Bu kadar yarayı bu ülke kaldıramaz. Artık doğal afetlerden kurtulmanın zamanıdır diyeceğimiz günler yakındır inşallah… Mesleklerini icra eden adeta canı pahasına yangınları söndürmek için tüm güçleriyle çalışan itfaiyenin aslanlarına binlerce teşekkür… Sivil toplum örgütlerimize, AFAD’ımıza tüm gönüllerimize vefa borcumuz var. Tüm halkımıza tekrar geçmiş olsun diyor mücadele veren vatandaşlarımızı da alınlarından öpüyoruz.
Bu ülkenin kalkınmasında, ileri seviyedeki ülkelerle baş edebilmenin yolu, sanatkarların çokluğu ile olur. Eskiden ustalarıyla, sanayisi ile övünen illerimiz vardı. İyi eleman derlerdi, iyi usta denilirdi… Kahve köşelerinde, ev sohbetlerinde ustaların maharetli elleri konuşulurdu. Bir motor ustası gelmiş, şu elektrikçi çok iyi diye sohbetler yapılırdı. Evler şimdiki gibi değil taş duvar ustaları çağrılıp anahtar teslimi yapılır, o ekip evleri çok güzel bir şekilde ev sahiplerine teslim ederdi.
Hala o evleri yapan ustalar yaşamakta, o evlerde de insanlarımız hayatlarını sürdürmekteler… O binalar birçok deprem görse de afet yaşasa da güvenilir bir şekilde ayakta durmaktalar. Bir nesil bu dönemi yaşadı, bizler yaşadık. Şimdi ise bir nesil yok olmak üzere…
Eleman bulamıyoruz! Çırak yok, usta sıkıntısı gündemde, sanatkar sıkıntısı var ve bunun önüne geçmek için kurgulanmış meslek okulları faaliyette. Ana gayesi teknik liselerde, teknik okullarda çıraklar yetiştirmek. Elektrikçi ustası, su tesisatçısı gibi… Öğrencileri bu mesleklere yönlendirmeye çalışıyorlardı.
Ama şimdi durum farklı… Urla’da neredeyse tüm esnafımızın dükkanlarının camında ‘Eleman aranıyor’ levhası var. Lokantalar garson, komi, aşçı yardımcısı arıyor, berber makas kullanacak, bu mesleği öğrenecek genç bulma derdinde… Elektrikçiler kendilerinden sonra mesleği devam ettirecek çocukları bulamıyor. İyi elektrikçi var ama kalfa yok, çırak yok… İyi berber var ama onların yanında yetişip yarın o ustalar yaşlandığında bu mesleği devam ettirecek berberler yok. Urla sanayi sitesinde tüm dükkanlar çırak arıyor.
Tekne motoru, jeneratör tamircisi, kesim motoru, ot biçme makinası yapabilen kaç kişi kaldı sanayide? Atalarımız sanat için ‘Altın bilezik’ derlerdi! Yıllarca sanayide jeneratörler ve su motorlarını tamir eden Ender Matlı Usta’yı bir dinleyin!
‘Birader çırak yetişmiyor. Çırak yok. Ben bu meslekte yıllarca mücadele ettim. Ama yaşlandım. Çocuklarımı bu meslekten kazandığım paralarla okuttum.’’
O küçücük dükkanda, çocuklarını helal kazancıyla okutup büyüttü Ender Usta… Günde beş işe gidebiliyor, altıncı yok… Çünkü yılların yorgunluğu var…
Hangi marangozun yanında çırak var? Gidin su tesisatçılarına sorun. Urla’da kaç tane yeni usta var?
Şafak Lokantası’na gidin sorun… Ev yemekleri yapabilecek yeni usta yetişiyor mu? Yok… Çünkü kolay olanı seçiyoruz… Terziler, hazır giyimin başlamasıyla birlikte adeta yok oldu. Paçaları daraltmak veya büyütmek için Kamuran Usta’nın dükkanının kapısında kuyruğuna giriyoruz. Tüm meslek dalları tek tek yok oluyor… Aşçılık, gastronomi hızla gelişti. Peki ya yardımcı eleman sorunu? Çözülmez çünkü çırak olmak isteyen yok.
Biz millet olarak bir şeyi abartmayı severiz. Avukat ihtiyacı 100 kişidir ama 1000 mezun verdik, mühendis ihtiyacımız 1000 iken 10 bin mühendisimiz çıktı. Her türlü meslekte fazlasıyla varız ama sanatkâr noktasında çok gerideyiz.
Üniversite mezunumuz çok. Ama üniversite diplomalı işsizimiz de bir o kadar fazla. Esnaf odaları, milli eğitim artık el ele vermenin zamanı gelmedi mi?
Planlanmalı, yoksa bu gençlerin hepsini helak edeceğiz. İnternet kafelerin bağımlılığından gençleri kurtardık ama kafeleri gençlerin cebine verdik. Belediyeler, halk eğitim merkezi Ankara’dan oradan buradan bir talimat beklemeden kendi bünyelerinde kurslar açmalı, sertifikalar vermeli.
Hiç değilse yaz sezonlarında birkaç aylığına da olsa bu çocuklara çıraklık konusunda destek verilmeli… Selçuk Başkan, bir el at bu işe de gece kursları başlasın. Bu gençleri cep telefonlarından, sokaklardan çekmenin yollarını aramalıyız…
Bu ayın en çok alkış alanlar bölümünde Urla Devlet Hastanesi’nde danışmadaki görevini sürdüren yaşlısından gencine, ihtiyarına, yabancısına, yerlisine her konuda herkese yardımcı olan Mehmet Ali Altınova‘yı tebrik ediyoruz. Urla Devlet Hastanemizin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İtfaiye Eğitim Dairesi Sorumlusu Mehmet İyilikçi’yi getirerek, tüm personele teknik ve teorik olarak itfaiye ve yangın konusunda seminer verdirip başarılı işlere imza atan hastane yönetimini tebrik ediyoruz…
Park ve Bahçeler Müdürlüğü çalışanları da tebriği hak ediyor. Nüfusun çok arttığı şu günlerde işini aksatmadan yapan belediye temizlik personelimizi de alınlarından öpüyoruz…
Yine Urla’mızda, STK’lara bir tane daha eklendi. Genel Merkezi Ankara’da olan Memleketçi Sanayici İş Adamları Derneği… Tüm illerimizde, Avrupa’da da temsilcilikleri olan, Genel Başkanlığını dostum Feridun Öncel’in yaptığı MİSİAD kuruldu, Başkanlığını da Hasan Karayiğit Beyefendi üstlendi. Çalışma hayatına görüşleri ile katkı koyacağı kesin. İzlemeye devam edeceğiz.
Her şey Urla için… Kazasız, belasız, bol bereketli bir sezon olması dileğiyle hoşça kalın, esen kalın…



