Gündem yoğun, ruhlar yorgun

Yazar :

Oktay Hasırcı yazdı:

Evet dostlar, bu köşede sizlerle sohbet etmeyi, günün ya da ayın stresini bir nebze olsun atmayı planlıyorum. Ancak ne mümkün! Ortam çok gergin; hangi gündemden, hangi konudan başlasam hepsi birbirinden beter. Siyaset karmakarışık, savaş kapımızda. Ekonomiye gelirsek darmadağın… Artık sadece geçinebiliyorsak şükrediyoruz. Kalkınmaktan vazgeçtik, adalet istiyoruz.

Son günlerde çevremizi saran orman yangınları ise âdeta tuz biber ekti her şeye. Bu kadar mı beceriksizlik olur, yoksa kasıt mı var diye sormadan edemiyor insan. Eskiden askerî birlikler yangınlara müdahale ederdi, şimdi kışladan çıkarılmıyorlar. Maden Yasası, Zeytinlikleri Yok Etme Yasası derken “zeytinleri koruyalım” dedik ama ortalıkta korunacak zeytin kalmadı. Neden söndüremiyoruz bu yangınları? Geçmiş yıllardan ders alamadığımız gerçeğinin arkasına mı sığınıyoruz?

Çaresiz görünüyoruz, oysa ki çare biziz. Ama bunun farkında değiliz.

Bakış açısını değiştirmek gerekiyor belki de… Belki o zaman faydamız dokunur. Anlatayım:

Edison, ampul üzerinde çalışırken yaptığı yaklaşık 200 denemenin işe yaramaması üzerine kendisini başarısızlıkla suçlayanlara şu meşhur cevabı verir:

“Hayır, ben başarısız değilim. 200 farklı malzemenin ampul teli olarak işe yaramadığını keşfettim.”

Genç bir adam, ormanda kaybolur. Günler sonra yaşlı birine rastlar. Yaşlı adam da uzun süredir ormandadır ve birlikte çıkış yolunu aramayı önerir.
Genç adam itiraz eder: “Seninle zaman kaybedemem, çıkışı bilseydin şimdiye kadar bulurdun.”
Yaşlı adam ise şöyle der: “Ama ben çıkmayan yolları öğrendim.”
Evet, zaten çıkmayan yollar öğrenildi. Şimdi çıkış yolunu birlikte bulma zamanı…

Bazıları diyor ki, “Bu iktidar giderse ülke biter.”
Dünyanın en iyi şarap uzmanına iki şarap götürmüşler. Uzmana, hangisinin daha iyi olduğunu sormuşlar.
Uzman, birini açıp tadına bakmış. Ardından demiş ki:
“En iyisi öbürü.”
Şarapları getirenler şaşırmış: “Ama öbürünü tatmadınız ki?”
Uzman cevabı yapıştırmış:
“Tatmama gerek yok. Çünkü bir şarap bundan daha kötü olamaz.”
İşte biz de daha kötü yönetilemeyiz herhalde… Ah liyakat, ah adalet!

Siz de 23 yılda her şeyi denediniz ama olmadı. Bu yüzden sizin başarısızlığınız, sizden sonrakilerin başarısı olacak. Çünkü sizler, 23 yılda başarılamayacak her şeyi başardınız(!).

Kamuoyu yoklamalarına baktığımda CHP’nin birinci parti çıktığını görüyorum ama bu liderlik onlara pek yaramamış gibi. Ortalık karmakarışık. Özellikle İzmir’de işler iyice çetrefilli. Durum tam da Şevval Sam’ın söylediği gibi:
“Ben dostlarımın sırlarını iyi saklarım, ama onlar bana kazık atarlarsa niye onların sırlarını taşımaya devam edeyim? Hamal mıyım?”

Bölgemiz bir savaş alanı. İran, İsrail’i vuruyor. İsrail, İran’ı… Derken İsrail Suriye’yi, Hamas’ı vuruyor. Sonra Amerika geliyor, İran’ı vuruyor. Garip bir durum… Sanki üvey evlatlar mirası bölüşemiyor da kavga ediyorlar gibi. Ardından büyük abi devreye giriyor. Bu arada ölen yüzlerce insan, evsiz kalan binlerce insan… Kısacası bir oyunun içindeyiz.
Diyorlar ki Türkiye de savaşa girecek.
Sanmıyorum… Zaten her istenileni yapıyoruz.

Bu köşede bu konuları sizlerle daha derinlemesine konuşmak istiyorum. Ancak şu an aklım yangında. Bugün 2 Temmuz. Bu saatlerde Ildır, Çeşme, Birgi tarafları yanıyor. Ege’nin dört bir yanı alev alev. Hâlâ “can kaybı yok” diyorlar ama biz her yangında can dostlarımızı kaybediyoruz. Oksijen üreten ormanları, ağaçları yitiriyoruz. Ağaçların isyanını duyuyorum sanki. Toprak altındaki canlıları… Bunlar can değil mi?

Bu duygular altında yazımı daha fazla toparlayamıyorum. Duygusal yanım ağır basıyor…

Adaletli, liyakatli, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu güzel günlerde buluşmak üzere…

Kalın sağlıcakla.

Etiketler :
Kategori :
GenelaGündemaSiyaset

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir