Glütenle tanışmamız

Yazar :

Sizlere bilimsel tartışmalara konu olan glütenin, bizim ailemizde otizmden büyük ölçüde iyileşen oğlumuza nasıl faydalı olduğunu anlatarak hem kendi hayatımızdan hem de son zamanlarda sık sık gündemde olan glüten ile bizim nasıl köşe kapmaca oynadığımızdan bahsedeceğim.

Sanıyorum ‘glüten’ sözcüğünü artık pek çok kişi biliyordur. Bizim ilk tanışmamız ise oğlumuzu tedavi için götürdüğümüz Amerika’da 1998 yılında oldu. O tarihte ‘Ekmek yedirmeyeceksin!’ diyen bir terapiste nasıl hayretle ve  şaşkınlıkla  baktığımızı tahmin etmek hiç zor değil.

Pek çok insan bebekliğinde kutsal sayılan anne sütünü içmeyi bıraktığında ekmek ile tanışır. Bizler de böyle büyüdük ve evlatlarımızı da böyle büyüttük. Ekmek de kutsaldır çünkü. Ekmek bizleri besler, doyurur, yaşamamızı sağlar, lezzetlidir, içimizi ısıtır. Sabahları ilk olarak elimizi ekmeğe uzatır, kahvaltıda mis gibi kokan kızarmış ekmekleri yer, yanımıza ekmeğimizi paketler ve sonra da ekmek parası kazanmaya yollara düşeriz. O olmazsa olmazımızdır. Ekmeğin içeriğini araştırmak aklımıza bile gelmez. Hatta buğday, arpa, yulaf ve çavdar ile yapılan ekmeğin ve unlu mamüllerin içeriğinde glüten denen bir yapıştırıcının toparlayıcının olduğunu hiç bilmeyiz. Hele bunun kimi kişilere dokunduğunu, kimilerinin onu hazmedemediğini, bazılarının vücudunun tolere edemediğini ve   hatta çeşitli rahatsızlıklara da yol açtığını ise hiç işitmemiştik. En azından bizler bilmiyorduk. O nedenle terapistimizin,  kaldığımız otele elinde bir kitapla gelerek ‘oğlunuza bazı şeyleri yedirmemelisiniz’ dediğinde şok geçirdik ve hemen  aynı kitaptan sipariş ettik. Yurda döndükten sonra kitabı okuduğumuzda ise adeta tavanlara zıpladık. Hiç yediklerinin oğlumuzun rahatsızlığına zemin hazırladığını düşünemezdik. Bir anda bundan sonra bu hayatta böyle bir diyet ile nasıl yaşayabileceğini düşünmeye başladık. Glüten içeren gıdalar yememesi gerekiyordu çünkü. Oğlumun tanı almasında önemli rol oynayan anneme telefon ederek bu garip durumdan bahsettim ve onun haklı itirazıyla karşılaştım “hiç öyle şey olur mu ?”dedi bana ve hemen mantıklı olmam gerektiğini söyledi, demek ki araştırmacı kişiliğine rağmen o da böyle bir şey işitmemiş ve okumamıştı. Tam ne yapacağımızı, bu ilginç durumdan nasıl çıkacağımızı düşünürken, akşam haberlerinde İstanbul Halk Ekmek Fabrikasının ‘Glütensiz Ekmek’ üretimine başladığını duyduk. Alternatif bir ekmek üretildiği için çok sevindik ve ilaveten annemin de gözünde temize çıkmanın olumlu hissini yaşadık. Torununa olan sevgisinden onu incitecek bir şeyi asla yapamazdık. O zaman ne meşakkatli bir sürece girdiğimizin farkında değildik… Sizlere gelecek bölümlerde bu konuda ailece yaşadıklarımızdan ve çabalarımızdan bahsedeceğim…

Şimdi bu süreçte yaptığım bir ekmeğin tarifini yazıyorum:

Glütensiz Ekmek

Malzemeler:

2 Su bardağı Glütensiz Un

Bir tutam tuz

1 paket glutensiz instant maya

2 yemek kaşığı sıvı yağ

2 bardak ılık su

1 yumurta

Yapılışı

Tüm malzemeyi derin bir kaba koyarak (su ılık olmalı) mikserin hamur çırpma ucuyla ile güzelce, hamur pütürsüz oluncaya kadar çırpılır. Sonra yağlanmış kek kalıbına ya da fırın kağıdı ile kaplanmış kek kalıbına malzeme dökülür. Hamurun üstü düzeltilir, kek kalıbı streç film ile kaplanarak hamur iki misli olana kadar yaklaşık 45 dakika ılık bir yerde bekletilir. Daha sonra içinde kabaran hamur olan kalıp, önceden ısıtılmış 200-220’C fırında 20-25 dakika pişirilir.

Önemli Not: Yazılarım tavsiye niteliği taşımaktadır.

Etiketler :
Kategori :
Genel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir