Selam, şu an Denizli otobanında bir yandan araba kullanırken bir yandan da bu yazıyı yazmaya çalışıyorum. Astrolojik olarak güneş ve Jüpiter Boğa burcuna geçmişken ve ben de iflah olmaz bir boğa burcuyken tüm tembelliğimle bu haftayı aylak bir vaziyette geçirdim. (Ha bir de geçen salı doğum günümdü, 41 kere maşallah diyerek kutlamaları biraz uzun tutmuş olabilirim) Bu yüzden yazımı yazmadım. Tamamen burcumun bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak tembellik hakkımı kullandım.
Neyse, canım arkadaşım sağ olsun ben direksiyon başında anlatırken o da yazıyor bir yandan. (Elvan kalp Oya) Çok sevgili Mustafa Beyciğim de ben henüz yola çıkmışken Elvannnn yazını bekliyorum demez mi? E tabi ki bütün şartları zorlayarak başladım yazmaya.
Gündemimize gelecek olursak ben de tüm ülke vatandaşları kadar stresli bir seçim süreci geçirdim öyle ki şu an da kendimi Güney’e vuruyorum. Güney dediysek, deniz kum, güneş değil, Hierapolis, Laodikeai, Aspendos, Perge gibi antik kentleri turlamayı planlıyoruz. Arkadaşım da kokartlı bir turist rehberi olduğuna göre neden kültür turizmi yapmayalım? Neyse konumuz bu değil, gerçi konunun ne olduğunu ben de bilmiyorum. Kafalar fena karışık.
Astrolog olmasam da gökyüzüne inanan bir insan olarak hazır Merkür Retrosu da bitmişken yeni başlangıçların, değişim ve dönüşümün hem bireysel olarak hem de ülke genelinde gerçekleşeceğini düşünüyorum. Hiçbir şey olmayacaksa bile mutlaka bir şeyler olacak. 🙂 Değişecek. Tabi bu değişimin domuz bağıyla, kadınların sahiplendirilmesi gibi insanlık dışı durumlarla gerçekleşmeyeceğini biliyorum. Çünkü bu gibi çirkin çağ dışı gelenekler ve kurallar Türk milletine ait değil. Dili, dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin Vatan sevdalılarının özü sevgidir. Saygıdır. Bu yüzden ne yapılırsa yapılsın bize ait olmayan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz!
Çünkü;
Bizim birinci vazifemiz Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir!
Muhtaç olduğumuz kudretin de damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu biliyoruz.

Evvet.