“Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.”
Her geri kalmış toplumun devrim önderleri kendi toplumlarının yapısını, özelliklerini ve nasıl bir çağdaşlaşma modeli geliştirmek gerektiğini iyi bilmek zorundadır. Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken tarih yeni bir Türk devletinin ve liderin doğuşuna tanık olmuştu: Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal Atatürk.
Vatanın kurtarılmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin kalkındırılması ve geliştirilmesini hedefleyen yeni bir mücadeleye başladı. Savaş yıllarında en büyük desteği milletinden alan Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde yurt gezilerine büyük önem verdi. Atatürk inkılapların gerçek amacına ulaşması için halkla bütünleşmesi gerektiğine inanıyordu. Bu nedenle her fırsatta yurt gezilerine çıktı. Bu gezilerin Yeni Türkiye’nin oluşmasında ve hayata geçmesinde büyük etkisi oldu.
Cumhuriyetin ilân edildiği 1923’lerde Türkiye’nin genel iktisadi durumu, çok genel çizgileriyle, şöyledir
✓Sermaye birikimi yetersizdir.
✓Girişimci ve Ulusal Girişimci kıttır.
✓Finansman güçlükleri vardır.
✓Ulusal gelir düşüktür.
✓Nitelikli İş gücü kıt, Niteliksiz iş gücü bakımından işsizlik yaygındır.
✓Kişi başına gelir ve ücretler düşüktür.
✓Modern üretim ve pazarlama geridir, Ekonomik kurumlaşma gelişmemiştir.
✓Nakdî tasarruflar ile yatırımlar arasındaki dönüşümü sağlayacak kuruluşlar yoktur.
✓Sanayi faaliyetleri hafif sanayi dallarında yoğunlaşmış, cüce işletmeler oluşmuştur.
✓İç ticaretin büyük kısmı, dış ticaretin hemen tamamı yabancıların elinde toplanmıştır.
✓Zorunlu tüketim mallarının ithal edilmekte oluşu nedeniyle ithal eğilimi çok yüksektir.
✓Dûyun-u Umumiye ile Cumhuriyet idaresine 86 milyon altın lira dış borç bırakılmıştır
✓Nüfusun % 70-75 kadarı tarım kesiminde istihdam edilmektedir.
✓Köylü büyük ölçüde yoksul ve ödeyemeyeceği vergilerin altında ezilmiş köy ve kasabalar büyük toprak sahibine bağlı bulunmaktadır.
1923-1929 arası dönemde liberal ekonomik politikalar uygulanmıştır. Ancak bu politikaların uygulanması sonucunda genel olarak istenilen başarı elde edilememiştir. Bunun temel nedeni, özel sektörün elinde teknolojik altyapı, teknik bilgi ve vasıflı eleman yetersizliği yanında sermaye birikiminin çok sınırlı olmasıdır.
İşte Böylesi bir ortamda ve Lozan Konferansı görüşmelerinin kesintiye uğradığı dönemde 17 Şubat- 4 Mart 1923 tarihleri arasında düzenlenen I. İzmir İktisat Kongresi, yeni kurulan Türkiye’nin ekonomide izleyeceği yol haritasını ortaya koymanın yanı sıra Batı dünyasına liberal bir ekonomik sistemin benimseneceğini ve sosyalist sisteme karşı nasıl bir duruş sergileneceğini gösterme amacı taşımaktaydı.
Mustafa Kemal Ankara’dan çıktığı yurt gezisinde öncelikle Ulusal Kurtuluş savaşının yaşandığı yerlerden sonra geldiği izmir’de 2.Şubat 1923’te Saat:14.30’da İktisat Kongresi’nin öncesinde çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 5000 Kişilik Kadın İktisat Kongresi’nde ”Kadınlar olmadan kalkınma olmaz” sözü ile kadına verdiği değeri net olarak ifade etmiştir.
İşte bugün tam da o sözün söylendiği gün ve saatte İzmir’de 2.Yüzyılın İktisat Kongresi toplandı.
Tüm gün süren ve üyesi olduğum dernekler ve yakın geçmişte yönetim kurullarında yer aldığım BASİFED Federasyonumuzun ve TÜRKONFED Konfederasyonumuzun ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin birlikteliği ile gerçekleşen bu kongrede kadın hakları ve kadın politikaları anlamında
sorunların değil çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı, ikinci yüzyıla ışık tutacak kongrede ekonomi gazetecilerinden, sendika başkanlarına, STK ve oda yöneticilerine kadar tüm katılımcılar, konuşmacılar, fikir ve projeleri ile ülkemiz ekonomisinin geleceğine dönük umutlarımızı yeniden yeşerttiler, bizleri kendi heyecanlarına ortak ettiler.
Sivil, şeffaf ve tam katılımcı bir girişim olarak tasarlanan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, 15-21 Şubat 2023 tarihleri arasında yapılacak. Kongrenin sonucunda yeni yüzyıla yön verecek politika önerileri tüm Türkiye ile paylaşılacak. Heyecanlıyız, umutluyuz.
Aslında bu yıl 2 İktisat Kongresi toplanıyor. Biri diğerinin rakibi/alternatifi değil birbirini destekler şekilde gerçekleşsin diye umut etmek istiyorum. Olmuyor.
Valiliğimizin Organize ettiği ve 1. Kongrenin gerçekleştiği yerde aslına benzer olarak yeniden yapılan binada tartışılacak fikir ve projeler, bildiriler ile belediyemizin gerçekleştireceği kongrelerin sonuçları keşke birlikte değerlendirilse ve uygulansa.
Binalar değil Fikirler, projeler taşıyacak güzel ülkemi aydınlık yarınlara
Voltaire’den bir alıntıyla tamamlayalım;
“Tarih, kralların generallerin çiftliği değil milletlerin tarlasıdır. Her millet geçmişte bu tarlaya ne ekmişse gelecekte onu biçer.”