Depremin yaşandığı 15 Ekim 1883 tarihinde Urla kazasında 3273’ü kasaba merkezinde olmak üzere 4498 ev bulunmaktaydı. Deprem, öğleden sonra saat 16.00’ya doğru yaşandı. Yönü kuzeyden güneye doğru idi ve 15 saniye kadar sürdü. Depremin merkezi, tamamen yıkıma uğrayan yerlerden biri olan Reisdere köyü idi. Alaçatı’ya yakın dağların altından gelen dehşet verici seslerin eşlik ettiği bu şiddetli deprem, Çeşme ve Urla arasında yer alan köylerde neredeyse yıkılmadık ve harap olmadık bina bırakmadı. Ayrıca Karaburun’daki bir kısım binalar ile Sakız Adası’nda 1881 yılında meydana gelen depremden kalan eski evler ve İzmir’deki bazı eski binalar da sarsıntıya dayanamadılar. Bu afet, günümüze kadar Çeşme ve Urla’nın tarihinde yaşadığı en büyük deprem olarak kayıtlara geçti.
Depremin Yol Açtığı Hasar ve Zâyiat
Resmi kayıtlara göre Çeşme kaza merkezinde 2314, köylerinde 3639 ev yıkıldı. Urla kazası genelinde ise 200 ev yıkıldı. Deprem bölgesinin tamamında yıkılan ev sayısı 6153’ü, açıkta kalanların toplam sayısı ise 25.488’i bulmaktaydı. Yıkılan binaların fazla olması hatta bazı köylerin taş yığını harabesine dönmesi, depremin şiddetli olmasının yanı sıra özellikle iç kısımlarda bulunan köylerin yapılarında kullanılan malzemeyle de çok yakından alakalıydı. Bu köylerdeki evlerin taştan inşa edilmesi ve harç maddesi olarak çamur kullanılması, yapıların depremin şiddetine karşı direnç gösterememesine sebep olmuştu.
Hasar tespit raporuna göre depremde hayatını kaybedenlerin toplam sayısı ise 59 idi. Bunların 57’si Çeşme kazası köylerine, 2’si Urla kazasına bağlı Gülbahçe köyüne aitti. Hastanelerde tedavi edilen yaralı sayısı ise 169 idi. Ayrıca raporda durumları hastanede yatacak kadar ağır olmayan, el ve ayaklarından yaralanmış 40 kişinin doktorlar tarafından tedavi edildikleri ve bir iki gün içinde sağlıklarına kavuştukları belirtilmişti. Güçlü bir alarm vazifesi gören öncü sarsıntıların yaşanması ve ana depremin insanların çoğunun üzüm tarımıyla uğraştığı gündüz vaktinde meydana gelmesi, ölü ve yaralı sayısının az olmasını sağlamıştı.
Depremzedelerin çoğu canlarını kurtarabildilerse de harabeye dönen evlerinin yanı sıra kış erzakları ile geçim kaynakları olan ve kurutulmak üzere serdikleri üzümlerinin enkaz altında kalması sonucunda büyük ekonomik kayıplar yaşadılar. Bazı yerlerde “mal canın yongasıdır” düşüncesiyle hareket eden afetzedeler, hayatlarını hiçe sayarak eşyalarını kurtarmak için enkaza girmeye çalıştılarsa da can güvenliğini tehlikeye atan bu tür girişimler, yetkililer tarafından enkazların etrafı muhafazaya alınmak suretiyle önlenmeye çalışıldı.
İstanbul’da İngilizce yayın yapan The Eastern Ekspress gazetesi muhabiriForton, deprem bölgesini dolaşmış ve Urla kaza merkezi ile köylerindeki hasar hakkında önemli bilgiler vermiştir. Buna göre Urla kazasının merkezinde ölen ya da yaralanan bulunmazken, 1 kilise ile az sayıda ev yıkılmış, 2 cami ağır hasar görmüş ve 750 ev içinde oturulamayacak dereceye gelmişti. Urla kazasında en fazla tahrip olan yer, 350 eve sahip bir Rum köyü olan Gülbahçe idi. Köydeki evlerin tamamı yıkılmış ya da oturulamayacak derecede hasar görmüş, 3 kişi hayatını kaybetmiş ve 30 kişi yaralanmıştı. Ayrıca Özbek, Sarı Abdallar, Denizli, Kuşçular, Kocadere, Güvendik, Devedere, Kocadere, Demirciler ve Kızılca’nın da içinde bulunduğu en az 14 köyde evler büyük hasar görerek oturulamaz hale geldi. Deprem sırasında Çeşme kazasına, günümüzde ise Urla’ya bağlı olan Ovacık, Zeytineli, Zeytinler, Birgi ve Kadıovacık köyleri de ciddi miktarda hasar gördü. Depremde Ovacık’ta 3, Zeytineli’nde 7, Kadıovacık’ta 2 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca Ovacık’ta 6, Zeytineli’nde 5 ve Zeytinler’de 3 kişi yaralandı. Aşağıda yardım faaliyetlerine dair verilen tablodaki afetzede sayıları, yerleşim birimlerinin gördüğü maddi zarar hakkında ipuçları da barındırmaktadır.
Depremin Artçı Sarsıntıları
15 Ekim depreminin artçı şokları çok uzun bir süre devam etti ve bazıları hasara yol açtı. Artçı sarsıntılardan 22 Ekim’de meydana geleni Çeşme ve Urla’da birkaç evin, 29 Ekim’de yaşananı Urla’da 5 ev yıkılmasına neden oldu. Özellikle depremden sonraki ilk üç haftada çok sık bir şekilde yaşanan artçı sarsıntılar, Kasım ayının ilk günlerinden itibaren giderek seyrekleşti ve Mart ayına kadar devam etti. Artçı sarsıntıların depremden sonraki ilk zamanlarda sıklıkla ve şiddetle meydana gelmesi, afetzede halkın uzun bir süre korku içinde yaşamasına sebep oldu. Öyle ki evleri zarar görmeyen halk bile hissettiği korku ve endişeyle devamlı surette sallanan evlerini terk ederek bir süre açık alanda kalmayı tercih ettiler.
Depremzedelere Yapılan Yardımlar
Görevlendirdiği yetkililer aracılığıyla afetzedelere her türlü yardımın yapılacağını bildiren dönemin padişahı II. Abdülhamid, kendi hazinesinden 250000 kuruş bağışladı ve İstanbul’dan peksimet, bisküvi, çeşitli erzak ve kereste gibi ayni yardımlar gönderdi. Ayrıca İstanbul, İzmir, Midilli, Rodos ile yurtdışındaki bazı şehirlerde yardım kampanyaları düzenlendi. İzmir’de yaşayan İngiliz tüccarlar da bir komite kurarak afetzedeler için yardım topladılar. Bunların yanı sıra II. Abdülhamid’in önerisi ve teşvikleri sonucunda İstanbul’daki büyükelçi ve elçilerin eşleri bir komisyon kurarak afetzedeler yararına konser ve kermes tertip ettiler, neticesinde 500.000 kuruşun üzerinde, çok büyük miktarda bir yardım parası toplamayı başardılar. Bu paranın 50.000 kuruşu Sultan II. Abdülhamid, 25.000 kuruşu yüksek devlet görevlileri tarafından yapılan bağışlardan, geri kalan kısmı ise bilet satışlarından elde edilmişti. Ayrıca Osmanlı Hükümeti, Aydın ve Cezayir-i Bahr-i Sefîd Valilikleri Midilli Mutasarrıflığı ile İngiliz ve Yunan hükümetleri deprem bölgesine acil olarak ayni yardımlar gönderdiler.
Padişah tarafından ihsan edilen paralar afetzedelere eşit bir şekilde dağıtıldı. Aynı şekilde depremzedelerin her birine konser hasılatından 60, kermes hasılatından 40 kuruş verildi. Bu etkinliklerden elde edilen paraların köylerde dağıtıldığı aile sayısı, depremin buralardaki etkisi hususunda önemli ipuçları barındırmaktadır.
Kısacası 15 Ekim 1883 depremi, İzmir’in Çeşme ve Urla kazalarında onlarca insanın hayatını kaybetmesine, birçok köyün harap olmasına, binlerce evin yıkılmasına, on binlerce afetzedenin evsiz kalmasına yol açmış, her iki kazanın sosyo-ekonomik tarihini derinden etkilemiştir. Aynı zamanda Çeşme ve Urla’nın günümüze kadar yaşadığı en büyük deprem olarak tarihte yerini almıştır.
*Doç. Dr. Selahattin Satılmış, Aksaray Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, selahattin@aksaray.edu.tr
**Bu yazı, yazar tarafından History Studies dergisinde yayınlanan “Osmanlı’da Bir Afet Yönetimi Örneği: 1883 Çeşme ve Urla Depremi” başlıklı makalesinden özetlenmiştir.
