Nasıl desem nereden başlasam bilemiyorum fakat bu haftaki selamımı bir tarafım buruk şekilde vereceğim. Merhabalar..
Geçtiğimiz pazartesi günü acının haberine uyandık. Felaket haberi. Ülkemin 10 iline göz koyan depremin sarsıntısı hepimizi allak bullak etti. Binlerce ölü binlerce yaralı binlerce ulaşılamayan cesetler. Bu acının tarifini ne ben yapabilirim ne de oradakiler. Ama bir şeyin tarifini yapabilirim o da yanlış yapılaşmaya göz yuman güruhun şeref yoksunu fertlerini.
Müteahhidi de sorumlusu da göz yumanı ve çanak tutanı da hepsi üstüne alsın bu dediklerimi. Çocuk oyuncağı değil bu işler kaç canın sorumluluğunu aldınız, ahını da. Vicdan muhasebesi yapamayanlar uzakta dursun mümkünse. Bütün bu olanlara baktığımda Urla’nın kıymetini bir kez daha anlıyorum. Zamanında öngörü sahibi yöneticilerin, deprem bölgesi olan Urla’nın akıbetini depremler belirlemesin diye attığı önemli adımlarını.
Zemin etütleri, yapı denetimleri ve iki kat izni üçlemesi Urla’yı kaderine bırakmamak adına alınmış kontrollü sorumluluklardır. Sevgili Bülent Baratalıya minnetlerimi sunuyorum. Böyle bir yönetim modeli keşke ülkemin her yerinde vücut bulsaydı. Bulsaydı da hüznün resmini görmeseydik. Onurlu müteahhitler görmek umuduyla yazımı bitiriyorum.