Mustafa Özbesler yazdı:
Şöyle bir düşünelim; günlük yaşantımızda adalet kavramını gerçekten de hak ettiği şekilde kullanabiliyor muyuz diye?
Bence bunu tam anlamıyla yapamıyoruz. Çünkü adalet ve eşitlik kavramlarını karıştırıyoruz hep…
Oysa eşitlik başka bir şey adalet başka…
En basit anlamıyla, ‘kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapma’ sözüyle anlatabiliriz adaleti…
Adalet konusunda Urla’mızdan iki somut örnek vererek açayım konuyu:
Balçova’da çok acı bir olay yaşadık. Bir meczup, karakolu taradı. 1. sınıf Emniyet Müdürü ve Polis Başmüfettişi Muhsin Aydemir ile polis memurları Hasan Akın ve Ömer Amilağ’ı şehit verdik.
Hasan Akın ilçemizin şehidiydi, Kuşçular mahallesindeki evinden son yolculuğuna uğurlandı.
İşte bu acı olayın yaşandığı günlerde AK Parti Urla İlçe Başkanı Barış Bükülmez, sosyal medyasından yaptığı paylaşım sonunda istifası istendi ve görevden ayrıldı.
Nedenini tam öğrenemedik ama mevlidinin okunduğu gece Şehit Hasan Akın’ın evine gitmeyip, aynı saatlerde yemek fotoğrafını paylaştığı için istifasının istendiği yansıdı.
Evet bence de bu haklı bir gerekçe… O fotoğrafı paylaştığı yer yerine şehidimizin evine gitmesi, taziyede bulunması gerekirdi.
Bir hafta sonra AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ilçemize geldi. Oda başkanları ve vatandaş ziyareti arasında programında taziye ziyareti de yer alıyordu.
Bildiğimiz kadarıyla yoğunluk nedeniyle gidemedi.
Yine bildiğimiz kadarıyla AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı da şehidimize taziyede bulunmak için ilçemize gelmedi.
Şehidimiz Urlalı olsa da İzmir’imizin, Türkiye’mizin şehidiydi.
Bükülmez bu gerekçe ile görevden alındıysa, Sayın Çankırı ve Sayın Saygılı da taziyeye gelmediyse, arada bir adaletsizlik oluşmuyor mu?
xxxxxxx
İkinci örnek CHP’den…
Eylül ayı içinde Cumhuriyet Halk Partisi Urla İlçe Başkanlığı seçimleri gerçekleşti.
Bilindiği gibi ilçemiz ‘Akil’ grubunun kararı ile seçimden çok önce Ahmet Bahri Yalaz isminde birleşilmişti.
Ancak bu karara rağmen üç ayrı aday daha ortaya çıkmıştı.
Hakan Yiğit, Nimet Aras ve Kenan Aksoy…
Ama gel gör ki CHP tüzüğüne göre ‘Adayım’ demek yetmiyor, 300 civarındaki ilçe delegesinin 34’ünün imzalarıyla adaylıklar kesinleşebiliyordu.
Seçim günü geldi çattı, Hakan Yiğit 22 imza toplayabildi, diğer adaylar ise imza toplama işine girişmeden vazgeçti.
O günlerde Hakan Yiğit’in isyanı vardı:
Herkesten Bahri Bey lehine imza alınmış. Bize imza verecek delege bırakmamışlar!
Şimdi bu gerçekse, Ahmet Bahri Yalaz delegelerin büyük çoğunluğundan kendi adına imza aldıysa, burada adaletsizlik yok mu?
Neden seçim günü delegenin hür iradesine bırakılmadı?
Aynı şeyi diğer adaylardan birisi yapsaydı, Bahri Bey bunu nasıl karşılardı?
İşte ‘Sana göre adalet ile bana göre adalet’ farkı…
Xxxxxx
Şimdi bir de Urla’daki kiralar konusundaki adalet ve adaletsizliklere göz atalım…
Duyuyoruz ki, ilçemizde işyeri kiraları 100 binleri aştı.
Bununla birlikte işyerlerinin el değiştirme sayısı da artıyor…
Mülk sahipleri yüksek kiralar isterken haklı diyen çok…
Kiracıların, bu ücret çok fazla isyanlarına da destek verenlerin sayısı azımsanmayacak derecede…
Peki; adaleti nasıl sağlayacağız?
Nasıl bir sistem bulacağız ki her iki tarafa da adil olsun?
Türkiye’nin de dünyanın da baş belası şu anda enflasyon…
Kabul…
Kimse mülkünü değerinden aşağıya kiraya vermek istemez… Ama sürdürülebilirlik diye de bir kavram var…
Malgaca’da bir mekan aylık 120 bin lira ücretle kiralanmış.
Mış dedim çünkü bunu araştırıp doğrulatmadım…
Doğru olduğunu kabul edelim.
120 bin lira aylık kiranın günlük karşılığı 4 bin lira…
Kira stopajı aylık 24 bin, günlük 800 lira…
İki eleman çalıştırsa, işyerine aylık maliyeti 90 bin, günlük maliyeti 3 bin lira…
Elektrik, su, doğalgaz, reklam vergisi, işgaliye falan için de diyelim ki 6 bin, günlük 200 lira…
Kaba hesapla bu işyerinde günlük 8 bin lira sabit gider olacak.
Yani sabah dükkanı açıp akşam kapatana kadar sattığı ürünlerden 8 bin lira kazanırsa, günlük gideri karşılamış olacak ama kar miktarı sıfır…
Bir esnaf çocuğu olarak bunu anlamakta zorlanıyorum.
O dükkanın ayakta kalabilmesi için günlük 12-15 bin lira kazanması gerekir diye düşünüyorum.
Bunu başarmak için de günlük 40-50 bin lira hasılat gerekiyor…
Bunun bir de seneyesi var!
120 binlik kira gelecek yıl yüzde 40 zamla 168 bin… Keza stopaj da aynı oranda artacak…
Satılacak ürünlere de aynı oranda zam gelecek dediğinizi duyar gibiyim.
İşte öyle olmuyor maalesef!
Çünkü, enflasyon belası yüzünden paranın alım gücü düşüyor.
Geliri kısıtlı insanlar, her gün bir ihtiyaçlarından vazgeçmek zorunda kalıyor.
Bu da ticaret hacmini düşürüyor.
Hesap yapmayı burada kesmek istiyorum, çünkü işyeri sahiplerini de umutsuzluğa sevk etmek istemem…
Biz dönelim adalet kavramına…
Mülk sahibinin istediği ücret ‘Bana göre adalet’ kiracının önerdiği ücret de ‘Bana göre adalet’…
Yani ikisi de haklı…
Ama adil olan hangisi, hangi rakam?
Bunu bu ortamda bilmek mümkün değil…
Sağlıkla, huzurla, bol kazançlı, eşit ve adaletli günleriniz olsun…
