Atatürkçü Düşünce

Yazar :

Oktay Hasırcı yazdı:

Merhaba dostlar, “Nasılsınız?” diyemiyorum… Çünkü ülke gündemi oldukça karışık. Üstelik, olaylar sadece karmaşık olmakla kalmıyor, her geçen gün daha da ilginç bir hâl alıyor.

Son günlerde yaşanan gelişmeler hepimizi düşündürüyor. Diplomalar iptal edildi, yurt dışında burslu okuma imkânları zorlaştı. Tarihte bir ilk yaşandı; lise mezunu profesörler ve dekanlar atanarak akademik camiada şaşkınlık yaratan bir tablo ortaya çıktı.

Avrupa’daki pek çok ülkeden fazla nüfusa sahip İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı garip bir şekilde gözaltına alındı. Derken, mahkeme kararıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Bu durum halkın tepkisine yol açtı; meydanlar doldu, insanlar seslerini yükseltti.

Öte yandan, CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirleyeceği üyelik seçimi farklı bir boyut kazandı. Yaklaşık 15 milyon seçmen, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” diyerek sürece müdahil oldu.

Bütün bu gelişmeleri en kısa ve en sade şekilde anlatmaya çalışıyorum ama zor… Çünkü hepimiz kızgınız, öfkeliyiz, duygu yüklüyüz. Gelecek karanlık gibi görünse de unutmamalıyız: Güneş ufuktan doğar! Biz yürümeye devam ettikçe umut hep var olacak.

Hukuksuzluk ve Yatırımlar

Hukuksuzca atılan adımlar sadece içeride değil, dış dünyada da yankı uyandırdı. Yabancı yatırımcıların gözü korktu. Bundan sonra yeni yatırımların ülkeye gelmesi zor görünüyor. Hatta mevcut yatırımcıları elimizde tutabilirsek büyük bir başarı sayacağız.

Bütün bunlar akıllara bazı soruları getiriyor…

Eğer CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yerine Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş aday olsaydı, bugün bunları konuşmuyor olur muyduk? Ya da Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kesinleşmeden önce, Meral Akşener’in çağrısıyla İmamoğlu veya Yavaş aday gösterilseydi, yine aynı gündemle mi uğraşıyor olurduk?

Cumhuriyetimiz 102 yaşında. Peki biz nerede hata yaptık da bugün bu duruma geldik?

Atatürk’ü Anlamak Yetmez, Onu Özümsemeliyiz

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” derken sadece bir söz söylemiyordu; bir ilkeyi, bir devrimi, bir yaşam biçimini tarif ediyordu.

  • Çanakkale Zaferi’ni kazandığında 34 yaşındaydı.
  • Samsun’a çıktığında 38 yaşındaydı.
  • Cumhuriyeti ilan ettiğinde 39 yaşındaydı.
  • Cumhurbaşkanı olduğunda 42 yaşındaydı.
  • Nutuk’u mecliste okuduğunda 46 yaşındaydı.

Kısacık bir ömre, bir ulusun kaderini değiştiren başarılar sığdırdı. O yüzden, “Atatürk’ün askerleriyiz” ya da “Atam izindeyiz” demek yetmez. Onu anlamamız, düşüncelerini benimsememiz ve Atatürkçü düşünceyi özümsememiz gerekir!

Stratejik Zekâ: Kitaplarda Yazmayan Kararlar

Kurtuluş Savaşı’nın son döneminde, Yunan güçleri Ankara yakınlarında farklı cephelerde savaş veriyordu. Türk askerleri mevzilerde ölüyor ama geri çekilmiyordu. Süvari birliklerimiz zaman zaman düşman hattını yararak korku salıyordu.

Yunan komutan, savaşın genel kurallarına uygun hareket ediyordu. Ancak Türk askerlerinin inadı ve yılmaz direnişi yüzünden, savaşı kaybetmek üzere olduklarını düşündü ve geri çekilme emri verdi. İşte tam o anda, Mustafa Kemal taarruz emri vermek istedi.

Diğer komutanlar bu emre karşı çıktı. Çünkü ordunun savunma yapacak gücü bile kalmamıştı, nasıl olur da taarruz edilebilirdi?

Mustafa Kemal ise şöyle düşünüyordu:

“Yunan komutan kitaplara uygun hareket ediyor. Savaşı kaybettiğini düşünüyor ve geri çekiliyor. Onların toparlanmasına izin veremeyiz! Şimdi saldırmazsak, savaşı kaybederiz!”

Tüm olumsuz görüşlere rağmen Mustafa Kemal’in emri uygulandı ve sonuç: Zafer!

Cumhuriyet ve Gençler

Cumhuriyeti ilan ettiğinde 39 yaşındaydı. Ancak muhalefeti dağıtmadı. Çünkü biliyordu ki, güçlü bir muhalefet, doğru icraatları getirir!

Medeni Kanun’u çıkardı. Çünkü kalkınmak için iş gücüne ihtiyaç vardı, ancak nüfusun yarısı evlerinde tutuluyordu! Kadınlara eşit haklar vererek, onların da üretime katılmasını sağladı.

Nutuk’u kaleme aldı. Eşsiz ve her zaman güncelliğini koruyan bir eser bıraktı. Ve en önemlisi: Cumhuriyeti, vatanı, bayrağı gençlere emanet etti!

Bugün, “Odalarını bile toplayamaz” denilen gençler, meydanlarda Atatürk’ün izinde yürüyor.

Ancak iş hayatında onlara tecrübesiz gözüyle bakılıyor, ucuz iş gücü olarak görülüyorlar. Oysa, geleceği inşa edecek olanlar onlardır!

Atatürk’ün Gençlere Verdiği Mesaj

Bursla yurt dışına gitmeye hak kazanan bir genç, Bayrampaşa Garı’nda elinde bavuluyla bekliyordu. Korku ve heyecan iç içeydi. Birden telgraf memuru seslendi, “Sizi arıyorlar!”

Eline bir telgraf tutuşturuldu. Telgrafı açtığında şu satırları gördü:

“Sizleri kıvılcım olarak gönderiyorum, ateş topu olarak geri döneceksiniz.”

İmza: Mustafa Kemal Atatürk

İşte böyle bir düşünce… Böyle bir inanç… Böyle bir lider!

O genç, korkularını geride bırakıp cesaretle yoluna devam etti. Okudu, kendini geliştirdi ve ateş topu olarak geri döndü. İşte bizim anlatmamız gereken de budur!

Sadece gençlere değil, orta yaş grubuna ve özellikle yaşlılara da bunu anlatmalıyız. Gençlerin önünü açmalıyız, onlara destek olmalıyız!

Bu noktada en önemli görevlerden biri Atatürkçü Düşünce Derneği’ne düşüyor.

Sizler bir siyasi parti gibi hareket etmeyin! Kapılarınızı gençlere açın! Atatürk, nasıl garın köşesinde bekleyen bir gencin önüne hedef koyduysa, siz de aynısını yapabilirsiniz.

16 Mart’ta göreve gelen Urla Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu’na başarılar dilerim. Bu yönetim bir milat olsun!

Sevgi ve saygılarımla kalın sağlıcakla.

Etiketler :
Kategori :
GenelaGündemaSiyaset

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir