Cumhuriyetimizin 100. Yılında, yüzyılın felaketi sonrası, yaralarımızı sarmadan “Dünyanın en kötü seçimi’’ denilen seçimlere gidiyoruz…
Yüzde 50+1 sisteminde yalnız başlarına kazanamayacaklarını bilen siyasi partiler, ittifaklar oluşturdular. AK Parti ve CHP gibi iki büyük parti, küçük partiler ile bir araya gelerek AKP; MHP, Büyük Birlik Partisi ile Cumhur İttifakını, CHP de İyi Parti, Saadet Partisi, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti ile Millet ittifakını kurdular.
Bunlar yetmedi. Cumhuriyet’in Kurucu İlkeleri ile problemli olan, HDP ve HÜDAPAR ve de Kadın Özgürlüklerini tartışan Yeniden Refah Partisi gibi problemli partileri de ittifaklara dahil ettiler. Bir oy daha getirecek şöhretli isimlere adaylıklar teklif ettiler.
Benim kafamda birçok cevap bekleyen sorular oluştu.
Önce!
Seçimi kazanabilmek için her şey mübah mı?
“Kılıçdaroğlu ile kazanamayacağız” deyip masadan kalkan, birçok suçlamalar sonucunda “Ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız” diyerek ipleri koparan Meral Akşener ne oldu da, nasıl ikna edildi de masaya geri döndü? Kazanamayacak aday birkaç saatte nasıl kazanacak aday haline geldi.
İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı ile 7 yardımcısı olacak Cumhurbaşkanlığı sistemi oluştu. Güçten dirilmiş parlamenter sistemden vaz mı geçildi?
İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının, Cumhurbaşkanlığı adaylıklarının önünü kesmek için, onlar istifa etmeyecek, belediye başkanlıklarına devam edecekler kararı alındıktan sonra, neden cumhurbaşkanlığı yanına koşu partneri olarak görevlendirildi.
Bu görevler verilmeseydi: CHP’li bu belediye başkanları, genel başkanlarına bu seçimlerde çalışmak zorunda değiller miydi? Yanında koşmayacaklar mıydı?
Mansur Yavaş’ın bu protokolden sonra, masada gündeme getireceğim “Ben ve İmamoğlu Cumhurbaşkanı yardımcısı olalım. Masadaki siyasi parti bakanları milletvekili olup, partilerinin başlarında parlamentoda görev yapsınlar” çıkışı, hala 6’lı masada sıkıntılar var demek mi?
Gerçekten İmamoğlu ve Yavaş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak mı? Seçim kaybedilirse belediye başkanlıklarına aday gösterilecekler mi?
Mevcut Cumhurbaşkanlığında, “İstediğim kadar yardımcı seçebilirim” çıkışına karşı çıkan Kılıçdaroğlu, 7 yardımcı kabul etmesi ve seçildikten sonra partisinden istifa etmeyip, partili Cumhurbaşkanı olacağını söylemesi, ne kadar inandırıcı olur?
“PKK terör örgütü değildir” diyen, Apo’ya özgürlük isteyen HDP’nin 6’lı masayı destekleme kararı sonrasında Yavuz Ağıralioğlu’nun basın toplantısında söyledikleri yeni bir krizin, kaosun başlangıcı olabilir mi?
Söylediği “Cumhurbaşkanlığı makamının, bölücülüğün pazarlık konusu edilemez” sözünün cevabını vermeyecek misiniz?
Gerçekten HDP’nin istediği özerklik, kayyumların görevlerine son verilmesi, alınan başkanların geri dönmesi. Demirtaş’ın ve Kavala’nın, Fetö’den içeri alınanlar serbest bırakılacak mı? Apo’ya özgürlük isteyen HDP’lilere sözümüz olmayacak mı?
Masada bulunan, destek veren siyasi partilerin milletvekili adayları desteklenecek mi, CHP listelerinde Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat partililer olması CHP’de yıllardır emek veren gerçek partilileri üzmeyecek mi?
Masadaki 4 partinin toplam oyu yüzde 3’ü geçemezken, Memleket Partisi dışarıda mı kalacak?
Keşke bu sorulara cevap aramasaydık Cumhuriyet’in 100. yılında.
Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi tek başına iktidar olabilseydi.
Kafamdaki cevap bekleyen sorular
Cumhuriyetimizin 100. Yılında, yüzyılın felaketi sonrası, yaralarımızı sarmadan “Dünyanın en kötü seçimi’’ denilen seçimlere gidiyoruz…
Yüzde 50+1 sisteminde yalnız başlarına kazanamayacaklarını bilen siyasi partiler, ittifaklar oluşturdular. AK Parti ve CHP gibi iki büyük parti, küçük partiler ile bir araya gelerek AKP; MHP, Büyük Birlik Partisi ile Cumhur İttifakını, CHP de İyi Parti, Saadet Partisi, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti ile Millet ittifakını kurdular.
Bunlar yetmedi. Cumhuriyet’in Kurucu İlkeleri ile problemli olan, HDP ve HÜDAPAR ve de Kadın Özgürlüklerini tartışan Yeniden Refah Partisi gibi problemli partileri de ittifaklara dahil ettiler. Bir oy daha getirecek şöhretli isimlere adaylıklar teklif ettiler.
Benim kafamda birçok cevap bekleyen sorular oluştu.
Önce!
Seçimi kazanabilmek için her şey mübah mı?
“Kılıçdaroğlu ile kazanamayacağız” deyip masadan kalkan, birçok suçlamalar sonucunda “Ya tarih yazacağız ya da tarih olacağız” diyerek ipleri koparan Meral Akşener ne oldu da, nasıl ikna edildi de masaya geri döndü? Kazanamayacak aday birkaç saatte nasıl kazanacak aday haline geldi.
İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı ile 7 yardımcısı olacak Cumhurbaşkanlığı sistemi oluştu. Güçten dirilmiş parlamenter sistemden vaz mı geçildi?
İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının, Cumhurbaşkanlığı adaylıklarının önünü kesmek için, onlar istifa etmeyecek, belediye başkanlıklarına devam edecekler kararı alındıktan sonra, neden cumhurbaşkanlığı yanına koşu partneri olarak görevlendirildi.
Bu görevler verilmeseydi: CHP’li bu belediye başkanları, genel başkanlarına bu seçimlerde çalışmak zorunda değiller miydi? Yanında koşmayacaklar mıydı?
Mansur Yavaş’ın bu protokolden sonra, masada gündeme getireceğim “Ben ve İmamoğlu Cumhurbaşkanı yardımcısı olalım. Masadaki siyasi parti bakanları milletvekili olup, partilerinin başlarında parlamentoda görev yapsınlar” çıkışı, hala 6’lı masada sıkıntılar var demek mi?
Gerçekten İmamoğlu ve Yavaş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak mı? Seçim kaybedilirse belediye başkanlıklarına aday gösterilecekler mi?
Mevcut Cumhurbaşkanlığında, “İstediğim kadar yardımcı seçebilirim” çıkışına karşı çıkan Kılıçdaroğlu, 7 yardımcı kabul etmesi ve seçildikten sonra partisinden istifa etmeyip, partili Cumhurbaşkanı olacağını söylemesi, ne kadar inandırıcı olur?
“PKK terör örgütü değildir” diyen, Apo’ya özgürlük isteyen HDP’nin 6’lı masayı destekleme kararı sonrasında Yavuz Ağıralioğlu’nun basın toplantısında söyledikleri yeni bir krizin, kaosun başlangıcı olabilir mi?
Söylediği “Cumhurbaşkanlığı makamının, bölücülüğün pazarlık konusu edilemez” sözünün cevabını vermeyecek misiniz?
Gerçekten HDP’nin istediği özerklik, kayyumların görevlerine son verilmesi, alınan başkanların geri dönmesi. Demirtaş’ın ve Kavala’nın, Fetö’den içeri alınanlar serbest bırakılacak mı? Apo’ya özgürlük isteyen HDP’lilere sözümüz olmayacak mı?
Masada bulunan, destek veren siyasi partilerin milletvekili adayları desteklenecek mi, CHP listelerinde Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat partililer olması CHP’de yıllardır emek veren gerçek partilileri üzmeyecek mi?
Masadaki 4 partinin toplam oyu yüzde 3’ü geçemezken, Memleket Partisi dışarıda mı kalacak?
Keşke bu sorulara cevap aramasaydık Cumhuriyet’in 100. yılında.
Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi tek başına iktidar olabilseydi.